31 Ocak 2015 Cumartesi

Çılgın Cuma (İzledim)


Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum. Bu filmi, daha önce aldığım bir filmin tanıtım bölümünde gördüm. Oldukça eğlenceli ve hareketli bir filme benziyordu. Malum, okullar tatil. Kızımla birlikte güzel ve kaliteli vakit geçirmeye çalışıyoruz. Filmi inceledim ve kızımla birlikte izlemeye karar verdim. Aslında çocuk filminden çok, ergenlik dönemine hitap eden bir film.


Annemiz, eşini birkaç yıl önce kaybetmiş. 15 yaşındaki kızı, ve ilkokul çağındaki oğluyla birlikte yaşıyor. Ama yeni biriyle tanışmış ve evlenmek üzere. Kendisi ne kadar otoriter ise kızı da o kadar asi. Anne kız hiç geçinemiyorlar. Sürekli gittikleri Çin Lokantasında büyük bir kavgaya tutuşuyorlar. Bu kavgayı gören lokanta sahibinin annesi onlara birer dilek kurabiyesi veriyor. Ertesi sabah anne kız kendilerini birbirlerinin bedenlerinde buluyorlar. Tabii bu durum pek çok sıkıntıya ve karışıklığa yol açıyor. Üstelik, annemizin düğününe bir gün var. Anne kız hemen lokantaya gidip, durumun düzeltilmesini istiyor. Ancak bunun mümkün olmadığını; sadece birbirlerini gerçekten anlayıp, anlayışla karşıladıkları zaman normale dönebileceklerini öğreniyorlar.

Tüm bu olan biten hem düşünmenizi, hem de eğlenmenizi sağlıyor. Ben de ergenliğe yaklaşmakta olan bir kız annesi olarak filmi izlemek istedim. Kızımla birlikte güzel vakit geçirdik. O ne kadarını anladı bilmiyorum. Ama ben, zamanı geldiğinde bu filmi hatırlamayı umuyorum. Eğer sizin de ergenlik döneminde çocuklarınız varsa, birlikte Çılgın Cuma'yı izlemenizi öneririm. Umarım gününüz güzel geçer...

29 Ocak 2015 Perşembe

Sakız Sardunya - Elif Şafak


Merhabalar! Sakız Sardunya hem kapak tasarımıyla, hem de Elif Şafak tarafından yazılmış olması nedeniyle hemen ilgimi çekti. Kızımın da bir kitap kurdu olması için uğraşıyorum. Bu nedenle O'nun sevdiği, beğendiği kitapları almaya çalışıyorum. Sakız Sardunya da bunlardan birisi oldu. Kitabı görüp, arka kapağını okuduğumuzda ilk tepkisi: Anneeee bunu alalım lütfeeeen oldu. Ben de karne hediyesi olarak aldım. Ama itiraf ediyorum dayanamadım ve kızımdan önce ben okudum. Şşşşştttt kimse duymasın, 42 yaşında çocuk kitabı okudum:))



Kitap Sakız Sardunya adında bir kızın maceralarını anlatıyor. Sakız Sardunya İstanbul'da yaşıyor. Kitap okumaya bayılıyor. Ama adını hiç sevmiyor. Çünkü diğer çocuklar adıyla alay ediyor. Oldukça meraklı bir kız. Bu özelliği zaman zaman başını derde sokuyor. Bir gün kütüphanede, üzerinde ışıklar yanıp sönen bir küre buluyor. Ne olduğunu anlamak için alıp, evine götürüyor. O günlerde bir haftalığına, küçük bir kasabada yaşayan anneannesi ve dedesinin yanına gitmek zorunda kalıyor. Yanına en sevdiği kitaplarını ve küresini de almayı ihmal etmiyor. İşte o zaman macera başlıyor. EFHİMA'yı, yani Efsaneler, Hikayeler ve Masallar Ülkesi'ni keşfediyor... 


ARKA KAPAK


Sakız Sardunya

İstanbul'da sakin bir mahallede bir kız çocuğu yaşardı.
İsmini hiç mi hiç sevmeyen... Hem akıllı, hem meraklıydı. 
Çok da konuşkandı. Anne babasına ve öğretmenlerine
durmadan sorular sorardı. Zavallı büyükler, onun zekâsına 
yetişmekte zorlanırdı! Bir atlası vardı sürekli karıştırdığı
ve pek çok kitabı...Hayaller kurmaya bayılırdı.
Bir gün okulun kütüphanesinde hiç beklemediği bir
sürprizle karşılaştı. Rafların arasında tuhaf bir küre 
parlıyordu. Bulan herkesi unutulmayacak 
bir yolculuğa çıkaran sihirli bir küre!

EFHİMA, yani Efsaneler, Hikayeler ve Masallar Ülkesi'ne 
uzanan rengarenk bir maceraya atılmaya hazır mısınız?

Usta yazar Elif Şafak çocuklar için sıcacık ve
sıradışı bir öykü yazdı! Dostluk, paylaşım, hayal gücü,
kitap ve doğa sevgisinin özenle işlendiği Sakız Sardunya, 
soluksuz ve keyifli bir okuma süreci vadediyor.

Elif Şafak gerçekten de çocukların seviyesine inmiş. Arka kapakta yazdığı gibi bir solukta okunuyor. Çocuklara kitap okumanın ve yaratıcılığın önemini anlatıyor. Çocuklarınıza düşünmeden alıp, okutabileceğiniz bir kitap. Görüşmek üzere...

27 Ocak 2015 Salı

Açıklamalı Kurtçuk Örnekli Bebek Yeleği



Merhabalar! Bileğimdeki sorun yüzünden örgülerime ara vermek zorunda kaldım. Benim gibi sürekli örgü örmek isteyenler için çok zor bir durum. İki yıldır bununla yaşamayı öğrendim. Ama bazen o kadar kötüleşiyor ki, hiç öremiyorum. Herkesin bir günde ördüğü bebek yeleğini, ancak 15 günde bitirebildim. Ne diyeyim, buna da şükür. Gelelim yeleğimize...



Yeleği Sayın Nurgün Tezcan, Deryanın Dünyası programında anlatmıştı. Orada yeni doğan bebek için anlatılmıştı. Ben biraz büyüterek ördüm. Sanırım 6 ay - 1 yaş için uygun olur.

Bebe yünü ve 3,5 numara şişle 60 ilmek attım. Yelek önden başlanarak örülüyor. Beş diş haraşo ördüm. Sonra her iki yanda 8'er ilmek haraşo bırakarak, orta kısmı 2 sıra düz ördüm. Daha sonra her sırada kaydırarak örneği kurdum. Ben kurtçukları biraz sık yapmışım sanırım. Bu şekilde, yanlarda 41 diş haraşo olana kadar örnekli olarak ördüm. Sonra örgünün tamamını 5 diş haraşo ördüm. Daha sonra 15 ilmek haraşo örün. Ortadaki 30 ilmeği yaka için kesin. 15 ilmek daha haraşo örün. Yanlardaki 15'er  ilmek haraşoları 15'er diş olana kadar ayrı ayrı örün. Sonra ortaya 30 ilmek atın. İlmeklerin tamamıyla 5 diş haraşo örün. Yine yanlarda 8'er ilmek haraşo örerek, ortadaki ilmekleri düz örün. 20 diş haraşo olana kadar böyle devam edin. Sonra her iki kenara 15'er ilmek atarak devam edin. Bu bölüm de haraşo örülecek. Yanlardaki haraşolar 22 diş olana kadar böyle örün. Sonra örgünün tamamını 5 diş haraşo örerek bitirin. Yalnız sonradan eklediğiniz haraşo bölümün 3, 15 ve 27. dişlerinde ilik açmayı unutmayın. Siz ilik yerlerini kendiniz de ayarlayabilirsiniz. Ben ilikleri 2 ilmeği birlikte alıp, şişe bir ilmek dolayarak yapıyorum. Çok düzgün oluyor.

Size örneği fotoğraflarla anlatmaya çalışacağım. Önce şişi düz örer gibi ilmeğin arkasında tutun. İpliği arkadan öne doğru 10 kez dolayın.


Sonra 11. dolayışınızda iki şişin arasından geçirerek, hepsini birlikte düz olarak örün.


Şişten çıkarttığınız helezonun ucundan tutarak uzatın.




Helezon açıldıktan sonra bu sefer ördüğünüz ipi çekerek, açtığınız ipin sıkışmasını sağlayın.


Böylece oluşan kurtçuğu örgünün ön yüzüne çevirerek yandaki ilmeğe ters örgüyle tutturun.



Umarım anlaşılır olmuştur. Eğer Nurgün Hanım'ın tarifini izlemek isterseniz buraya bakabilirsiniz. Yapmak isteyenlere kolay gelsin.

25 Ocak 2015 Pazar

Annemin Elmalı Kurabiyesi



Merhabalar! Niyetim güzel bir pazar yazısı yazmaktı. Ama bugün öyle çabuk geçti ki; ne olduğunu anlamadan akşam oldu. Pazar günleri bizim evde hamur işi günüdür. Bugün de eşim, kızım ve ben birlikte elmalı kurabiye yaptık. Aslında tepsideki halini de fotoğraflayacaktım. Ama üçümüzün de eli değdiği için farklı boyutlarda oldular. Çünkü kızım küçük olsun, eşim kocaman olsun, ben de normal olsun dedim :) İşte tarif...



MALZEMELER :

250 gr margarin,
3 su bardağı un,
2 yemek kaşığı yoğurt,
1/2 paket kabartma tozu,

4 büyük elma,
1 tatlı kaşığı tarçın(severseniz daha çok koyabilirsiniz),
3 yemek kaşığı toz şeker

Üzeri için pudra şekeri

YAPILIŞI :

Önce içi hazırlamanızda yarar var. Elmaları rendeleyin, şekeri de ekleyerek pişirin. Ocağı kapatacağınız zaman tarçını ekleyin. İç malzemesi soğurken başka bir kapta; erittiğiniz yağ, yoğurt, un ve kabartma tozunu karıştırıp yoğurun. Hamurunuz sert olmasın. Hamuru ince olarak açın ve istediğiniz büyüklükte bir bardakla yuvarlak şekiller kesin. Ortalarına elmalı içinizi yerleştirin. İki kenarını fotoğraftaki gibi birleştirip, bastırın. Bastırmanız çok önemli. Çünkü kurabiyeler pişerken kabarıp, ortaları açılabilir. Yağlanmış tepsiye dizin. Kurabiyelerin birbirlerine değmemesine dikkat edin. 175 derece fırında 15 dakika pişirin. Soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpip, servis edin.



Bugün biraz geç olabilir, ama okullar tatil. Belki hafta içinde çocuklarınızla birlikte ya da başka bir hafta sonunda ailece denemek istersiniz. Elmalı kurabiye genellikle herkesin bildiği bir tarif. Ancak bu kurabiye gerçekten kıyır kıyır oluyor. Denemek isteyenlere kolay gelsin. 

23 Ocak 2015 Cuma

Alışverişe Devam...



Bugünlerde Ankara'da hava gerçekten çok güzel. Sanki bahar gelmiş gibi. Ben de önceki gün kendimi yine Kızılay'a attım. Ama bu sefer yün almaya gitmedim. Aslında yine çoğunlukla tuhafiyelerde gezdim. Bir de Kocabeyoğlu Pasajı'nın altındaki Bursa Kumaş Pazarı'na gittim. Niyetim basit dikiş çalışmaları yapabileceğim canlı, capcanlı ucuz kumaşlar almaktı. Kumaş cinslerinden anlamıyorum. Ama ben küçükken babaannem bana renk renk basmalardan, çok güzel elbiseler dikerdi. Ben de basma alayım dedim. Ama istediğim renklerde basma yoktu. Daha çok koyu renkler vardı. Aynı şekilde pazen de almak istedim. Ama o gördüğümüz canlı renkler yoktu. Fiyatlar da acemilik çalışmalarında heba olabilecek kumaşlar için uygun değildi açıkçası. Bir dahaki sefere Çıkrıkçılar Yokuşuna mı gitsem acaba? 



Yukarıdaki kumaşları Şık Düğme'den aldım. Aslında o malzemelerin çoğunu Şık Düğmeden aldım. İyi ki varsın Şık Düğme... Biraz naylon karışık sanırım. Ama fiyatı çok uygundu. Üstelik istediğim gibi cıvıl cıvıl. Zaten giysi için almadım. O yüzden işimi görür. Öncelikle internette gördüğüm süslü süslü iğneliklerden dikmek istiyorum. Artanına da bakacağım artık. Uzun süredir evde sadece sıvı sabun kullanıyoruz. Bu nedenle kumaş çiziminde kullanabileceğim sabunum yoktu. Bu minik sabunları aldım. Çizim kalemlerine göre çok daha hesaplı. Yanlış hatırlamıyorsam 0.75 kuruştu.

Singer makası rahmetli babaannem hediye etmişti. Nereden baksanız 20 yılı vardır. O çok iyi bir terziydi. Makası da çok kıymetliydi. Kız kardeşimle ben her şeyi kesmek için onun makasını alınca, çareyi bize birer makas almakta bulmuştu. Ahhh ahhh insanlar gidiyor, hatıraları kalıyor işte. Kurdeleleri ve keçe yoncayı da iğneliklerde kullanacağım. Düğmeye benzer şirin şeyler için de başka düşüncem var. Sürpriz, söylemem :) Mor saplı makas, sürfile makası. Geçen yıl kızıma üstü yün, altı pazen bir elbise yapmıştım. Sürfile yaparken, böyle bir makas almalıyım diye yazdım aklıma. Elbisenin fotoğrafı aşağıda. O zaman da istediğim pazenlerden bulamamıştım.


En sona silikon tabancasını bıraktım. Onu da Şık Düğme'den aldım. Ben silikon tabancasının pahalı bir şey olduğunu düşünüyordum. Bu nedenle hep uzak duruyordum. Bu sefer fiyatını bir sorayım dedim. Bu küçük boyu 9,5 liraymış. Bir büyük boyu da 14 lira. Bana küçüğü yeter dedim, bunu aldım. Silikonların tanesi de 50 kuruşmuş. Neyse ben yine kendimi kaptırdım. Ama blok yazılarımı okuyanlar da benim gibidir nasıl olsa. Biz birbirimizi anlarız. Görüşmek üzere...

22 Ocak 2015 Perşembe

Singer Dikiş Teknikleri Kitabı - Alison Smith


2015 yılı, benim için uzun zamandır aklımda olan şeyleri yaparak başladı. Örneğin iki yıldır dikiş makinesi almayı planlıyordum, geçenlerde aldım. Yine yaklaşık iki yıldır bu kitabı da almayı da düşünüyordum. Dikiş makinem olunca alırım diyordum. Kitapçılara baktığımda dikişle ilgili iki kitap gözüme çarpıyordu. Birisi bu kitap, diğeri de Dikiş Rehberi. Ama ikisi de jelatine sarılı olduğu için inceleme fırsatı bulamadım. Eh dikiş bilmediğime göre kolay anlaşılır, yeni başlayanlar için uygun bir kitap olmalı değil mi? İnternetten araştırdığımda da kimi yerde bu kitabı, kimi yerde de diğerini övüyorlardı. Yine ikilemden kurtulamadım. Sonunda bir bilene sorayım dedim. Arkadaşım Aysel'ce Örgüler dikiş öğretmenine sordu. O da Dikiş Teknikleri kitabını önermiş.


Ben de hemen D&R'ın internet sitesinden sipariş verdim. Dışarıda 40 liraya satılıyordu. Ben siteden 34 liraya aldım. Ama kargo bedeli ödememek için 50 liralık sipariş vermek gerekiyordu. Zaten almak istediğim kitaplar vardı. Onları da siparişime ekledim. Ve dün kitaplarım geldi. Aslında Sakız Sardunyayı kızıma karne hediyesi olarak aldım. Ama sanırım önce ben okuyacağım :) Elif Şafak olur da okunmaz mı... Gündüz Sefası zaten sırada.

 Dikiş Teknikleri kitabına dönecek olursak; ben çok beğendim. Ciltli, oldukça ağır bir kitap. 392 sayfadan oluşuyor. Anlatımı basit ve her şey fotoğraflarla anlatıldığı için kolay anlaşılıyor. Bizim gibi acemiler için de bilgiler var, daha iyi dikiş bilenler için de... Kitabın arkasında kolay uygulanabilir projeler de var.

İşte size kitaptan birkaç fotoğraf...



Hiç dikiş bilmeyenler için düğme dikmeyi bile anlatmışlar.






Ben diğer kitabı inceleyemedim. Ama şimdilik benim için güzel bir kaynak. Geriye bol bol pratik yapmak kalıyor. Umarım benim gibi aklı karışanlar için aydınlatıcı olmuştur. Görüşmek üzere...







20 Ocak 2015 Salı

Kitaplar Aşkına! - Ashton Lee



Kitaplar Aşkına! Bir kitapsever olarak böyle bir isim hemen ilgimi çekti. Merak edip, kitabın arka kapağını okuyunca almak istedim. Kitapla ilgili internette pek yorum göremedim. Eh, çok satan bir kitap değilse böyle oluyor tabii. 



Roman, kasabanın hırslı belediye başkanı ve yandaşlarının kütüphaneyi kapatma çabalarıyla başlıyor. Ama işini çok seven kütüphane müdürünün buna izin vermeye hiç niyeti yok. Kütüphane Müdürü Maura Beth kütüphanesini açık tutabilmek için, çeşitli grupların kütüphanede toplantılar düzenlemesine izin veriyor. Kasabanın önde gelen birkaç ismi de kendisine canla başla yardım ediyor. Bir kitap kulübü kurmaya karar veriyorlar. Belirli zamanlarda kütüphanede toplanarak, hem seçtikleri kitaplar hakkında fikir alışverişinde bulunacaklar, hem de getirdikleri güzel yiyecekleri yiyecekler. Tabii ki belediye başkanı da bu toplantılara katılıp, ortalığı karıştırmaktan geri kalmayacak.

 Kitabın başında, kim kimdir anlamaya çalışmaktan biraz dikkatim dağıldı diyebilirim. Ama sonra çabuk alıştım. Kitap fena değildi. Eğlenceli yerleri de vardı. Hatta ilk seçtikleri roman Rüzgar Gibi Geçti idi. Ben çocukken televizyonda filmini izlemiştim. Bu bölümü okurken, bir yerlerden bulsam da yeniden izlesem dedim. Kitabın birkaç ana karakteri var. Zaman zaman bu karakterlerin de özel hayatlarına değiniliyor. İçlerinde radyoda yemek programı yapan, Becca Broccoli adında bir radyo programcısı da var. Açıkçası gecenin bir yarısında sık sık bu ismi okumak bende brokoli yeme isteği uyandırdı :)) Ama iyi ki brokoli istedim. Çünkü toplantılarına pek çok güzel yiyecek ve içecek getiriyorlar. Hatta kitabın arkasında tarifleri var. Ya pasta falan isteseydim...

Aslında kitabı okurken, bizim de çok fazla kütüphaneye gitme alışkanlığımızın olmadığını fark ettim. Genellikle öğrencilik yıllarımızda kullanıyoruz kütüphaneleri. Sonra bir daha uğramıyoruz. Belki de kütüphanelerde güncel yayınları bulamayacağımızı düşündüğümüz içindir. En azından kendi adıma böyle olduğunu söyleyebilirim.




ARKA KAPAK

Eğer izin verirseniz size küçük kasabamızdan
ve sevgi dolu insanlarından bahsetmek isterim.
Ama başımda ufak bir bela var ve
yardımınız gerekli.
Eğer ki ben bir şeyler yapmaya başlamazsam
5 ay sonra, yıllardır emek verdiğim ve
benim için anlamı büyük olan kütüphanem
kapanabilir, hatta dozerler ile yıkılıp yerine bir
endüstriyel park yapılabilir. Bu yüzden gelin,
kütüphanede birlikte oturup, ailenizin
tarifleriyle yaptığınız yemekleri tadarken,
edebiyat klasiklerini konuşalım. Tüm kasabanın 
ilgisini yeniden kitaplara vermesini sağlayalım
ve kitaplarımız için beraber mücadele edelim.
Anılarınızı canlandıracak klasiklerle ve
birbirinden güzel yemeklerle şenlenecek
buluşmalarımızdan sonra, bizden ve
kasabamızdan vazgeçemeyeceğinize eminim.

Peki bütün bu çabalarımız kütüphanemizin 
bir geleceği olmasına yetecek mi?


Kitabın son sayfasında yazdığına göre; bu roman bir serinin ilk kitabıymış. Bu tür romanlardan hoşlananların sevebileceği bir kitap. Hepinize keyifli okumalar diliyorum...

17 Ocak 2015 Cumartesi

Çaylı Kek



Çaylı keki belki pek çoğunuz biliyordur. Ben bu tarifi yıllar önce, daha liseye giderken bir gazetede görmüştüm. Yeni yeni mutfağa girme hevesiyle hemen denemiştim. Sonuç mükemmel olunca, tarif aile içinde benimle özdeşleşti. Evdekiler ben kek yapacağım zaman, hadi Betül senin şu çaylı kekten yapıver demeye başladılar :)



Bugün annemle teyzem bana geldiler. Size çayın yanına ne yapayım anne deyince; tabii ki çaylı kek dediler... Yumuşacık, pandispanya gibi bir kek oluyor. Kokusu da cabası. Hatta ben çikolatalı pasta yapacağım zaman bile bu keki kullanıyorum.



MALZEMELER :

3 yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı sıvı yağ
2 su bardağı un
1 yemek kaşığı tepeleme kakao
1 tatlı kaşığı tarçın ( ben kakaoyu fazla, tarçını daha az koymayı tercih ediyorum)
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı ılık demli çay ( sırf dem olacak)


YAPILIŞI :

Yumurtalar ve şeker iyice çırpılır. Sıvı yağ eklenir. Un, kakao, tarçın, kabartma tozu elenerek eklenir. En son çay demi koyulur. Yağlanmış, unlanmış kalıba dökülüp; 150 derecede 45 dakika kadar pişirilir. Benim fırınım yalnızca turbo özellikli. Siz kendi fırınınıza göre ayarlarsınız. Kekin piştiğini anlamak için bir kürdan batırabilirsiniz. Eğer kürdan kekten temiz çıkarsa, kekiniz pişmiş demektir.


Yanında çay, kahve ya da istediğiniz bir içecekle birlikte tüketebilirsiniz. Afiyet olsun...





15 Ocak 2015 Perşembe

Artık Benim de Bir Dikiş Makinem Var (Singer Promise 1408)


Merhabalar! Bloğumda yaşadığım aksiliklerden sonra yine buradayım. Uzun bir süredir kendime dikiş makinesi alıp, almama konusunda ikilem yaşıyordum. Ama zaman zaman ufak tefek şeylerde makineye ihtiyaç duyuyordum.

Hafta başında eşim, posta kutumuzda A 101'in broşürünü bulmuş. Dikiş makinesi istiyordun; bir bak istersen dedi. Araştırdım aklıma yattı. Singer'i zaten biliyoruz. Ben terzi değilim. Hatta aman aman dikiş bilgisine de sahip değilim. Benim basit ihtiyaçlarımı karşılayabilecek bir model. 

Geçen gün geçerken uğrayıp; dikiş makinesi satacakmışsınız, tedarikte sorun var mı diye sordum. Kasadaki çocuk, abla iki tane geldi. Erken gel, çok soran var dedi. Hmmm...Tamam dedim çıktım.

Bu sabah 08.30' marketin önündeydim. Sadece ben vardım. Hatta çalışanlardan bile erken gitmiştim. Bankacılık yıllarım aklıma geldi :)) Bu kadar erken gelen müşterileri görünce kendi aramızda şakalaşırdık. Ah derdik, biz evde olsak da şimdi sıcacık yatağımızda uyusak... Neyse saat 09.00'a doğru kapının önü kalabalıklaşmaya başladı. Herkes birbirini kolluyor tabii. Ne de olsa potansiyel rakibiz değil mi? Sonra kimsenin dikiş makinesi için gelmediğini anlayınca ben rahatladım. Onlar ütü için savaşacaklardı :)) Şaka bir yana ben dikiş makinemi oldukça uygun bir fiyata alıp, mutlu mutlu evimin yolunu tuttum.



Makinem bu. İçinden bir tanıtım DVD si, kullanma kılavuzu, garanti belgesi, ayak pedalı,koruyucu örtü ve makine için gerekli bazı aksesuarlar çıktı. Ne yazık ki bugün misafirim olduğu için makineyi deneme şansım olmadı. Ama marketin açılmasını beklerken konuştuğum bir bey, geçen sefer eşi ve akrabaları için üç tane aldıklarını ve hepsinin de çok memnun kaldığını söyledi. İnternette araştırırken bir yazıda kot paçası dikilemiyor diye okudum. Biraz aklım takıldı. Ama belki de uygun ayak ve iğne kullanmamışlardır diye düşünüyorum. Bu konuda bilginiz varsa yorumlarınızı bekliyorum.

Daha önce hiç dikiş makinesi kullanmamış birisi olarak, biraz çalışmam gerekecek. Çalışmalarımı buradan sizlerle de paylaşırım. Benden şimdilik bu kadar. Yeniden görüşmek üzere...


13 Ocak 2015 Salı

Acemilik Başa Dertmiş





Dün akşam telefondan G+ a kaydolup, şöyle bir karıştırayım dedim. Demez olaydım! Oradaki fotoğraf albümlerini siliverdim. Açıkçası blogla bağlantılı olacağını düşünememiştim. Bugün bloğumdaki fotoğrafların hemen hemen hepsinin silindiğini fark ettim.  Eyyvaaahhh... Tüm öğleden sonramı bilgisayar başında, fotoğrafları yeniden yükleyerek geçirdim. 

Dün akşamdan beri bloğuma gelip de fotoğrafları göremeyen tüm ziyaretçilerimden özür dilerim. Görüşmek üzere...

11 Ocak 2015 Pazar

Bir Alışverişkoliğin İtirafları (İzledim)



Merhabalar! Bu soğuk pazar gününde ben yine film arşivimi karıştırdım. Tekrar tekrar izlemekten bıkmadığım ( bunda kendimden çok şey bulmamın etkisi büyük tabii ) 2009 yapımı bir film seçtim. Bir Alışverişkoliğin İtirafları... Çok satan romandan uyarlanan bir film. Belki okuyanlarınız vardır. Ama ben bu serinin hiçbir kitabını okumadım. Filmi izledikten sonra zaman zaman okusam mı dediğim oldu. Ama filmin bende yarattığı etkiyi bozmasından korktuğum için okumamayı yeğledim.

Filmi ilk duyduğumda ben de kendimi tam bir alışverişkolik olarak tanımlıyordum. O yüzden düşünmeden aldım :) Ve hiç pişman olmadım. Benim alışverişlerim giyim konusunda değil tabii. Havlular, nevresimler, filmler, renk renk örgü ipleri ve kitaplar...





Filmimizin kahramanı Rebecca Bloomwood kabul etmek istemese de, tam bir alışverişkoliktir. Bu zaafı onu maddi anlamda batağa sürüklemek üzeredir. Tüm bunların üzerine bir de, yazarlık yaptığı dergi kapatılınca işsiz kalır. Bir moda dergisine başvurmak isterken, kendisini ekonomi dergisinde köşe yazarı olarak bulur. Bu dergide Yeşil Eşarplı Kız olarak yazdığı yazılar, kendi ailesi başta olmak üzere pek çok kişiyi etkisi altına alır. Ama tavsiyelerinin tersine, Becca batmaya devam etmektedir. Bütün bunlar, oldukça komik şeylere neden olur. Acaba Becca doğru yolu bulabilecek midir?

İzlemeyen romantik komedi severlere öneririm. İzleyenlere de yeniden hatırlatmak istedim. Hepinize mutlu pazarlar ve iyi seyirler diliyorum...


10 Ocak 2015 Cumartesi

Kanatlarını Arayan Melekler - RaeAnne Thayne



Yine karda buzda geçen bir kitapla karşınızdayım. Bu çok soğuk ve karlı havalarda sıcacık evinizde oturup; çayınız, kahveniz eşliğinde okuyabileceğiniz bir kitap. Kitap kapağında yazan bu söz gerçekten çok hoşuma gitti. '' Hepimiz tek kanatlı melekler gibiyiz, yalnızca birbirimize sarılarak uçabiliriz...''



Claire Bradford'un String Fever adlı bir boncuk dükkanı var. Kitap bu dükkanın soyulmasıyla başlıyor. Dükkan soyulmakla kalmadığı gibi içindeki her türlü incik boncuk ve özellikle de belediye başkanının kızının el işlemesi gelinliğine zarar veriliyor. Claire eşinden boşanmış, iki çocuğu var. Ancak eski eşinin yeni genç karısı bütün yüzsüzlüğü ile Claire'in etrafında dolanıyor. Yardım için gelen kasabanın yeni polis şefi, Claire'in en yakın arkadaşının yaramaz erkek kardeşi çıkıyor:)) O gece soyulan tek dükkanın boncuk dükkanı olmaması herkesi şaşırtıyor. Bir gece Claire' nin çocuklarının okul gösterisinden dönerlerken, polis şefi de hırsızların izini buluyor ve hızlı bir kovalamaca başlıyor. Ne yazık ki, hırsızların arabasıyla karşılaşan Claire'nin arabası savrularak nehre düşüyor. Bu feci kazadan sonra Claire ve çocukları yaralanıyor. Claire'nin bacağı kırıldığı için bir süre evinde yatması gerekiyor. Ancak daha da üzücü olan, hırsızların kimlikleri. Üstelik içlerinden bir tanesinin kaza sırasında ölmüş olması...

Tüm bu olanlardan sonra kasabada kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, ihtiyacı olan insanların kapılarına hediyeler bırakmaya başlıyor. Kasabalılar kimliğini bilmedikleri bu kişiye Umut Meleği adını takıyor. Kasabalılar bu durumdan ilham alarak bir yardım gecesi düzenlemeye karar veriyorlar. Bu gece için herkes canla başla çalışıyor...


ARKA KAPAK

BİR UMUT MELEĞİ OLSA
VE BİZE GÖZ ARDI ETTİKLERİMİZİ
YENİDEN HATIRLATSA...

Hayal kırıklığıyla biten evliliğinin ardından hayatını
yoluna koymaya çalışan bir kadın

Yıllar evvel her şeyi geride bırakıp kendi doğrularının
peşinden giden yalnız bir adam

Ve peş peşe yaşanan trajik olaylar karşısında 
endişe duyan insanlar...

Hepsinin ihtiyacı olan tek şey, Umut Meleği'nin
onlara uzatacağı yardım elidir.

Çünkü bu melek, sahip oldukları güzellikleri 
yeniden hatırlatmak için vardır.


''Size iyi gelecek bir kitap okumak istiyorsanız, Kanatlarını 
Arayan Melekler kesinlikle doğru bir tercih.''
Debbie Macomber


Ben de ilk gördüğümde kitap bana al beni, al beni demişti :) Arka kapağı ve Debbie Macomber'in önerisini okuduktan sonra kitabı aldım. Okuduğum için de pişman değilim. Bu tür kitapları sevenler için önerebileceğim bir kitap. Biraz sırasını bekledi gerçi. Ne yazık ki kitapları hemen almak istiyorum. Ancak hızlı bir okuyucu olamadığım için daha sonra okuyabiliyorum. Olsun onlar benim ya...Laf aramızda, benim bu huyumu anlatan bir film var. Onu da bir sonraki yazımda anlatacağım...


8 Ocak 2015 Perşembe

Açıklamalı Süslü Parmaksız Eldiven



Hava yine çok soğuk. Kar yağıyor. Bugün de bir eldiven paylaşayım dedim. Ben iki kat yapılmış tiftik iple örmeyi tercih ediyorum. Yumuşacık oluyor.


İki kat yapılmış tiftik ip ve 5 numaralı şişle 48 ilmek atın. Eğer zayıf ve küçük elleriniz varsa ölçüyü küçültebilirsiniz. 28 sıra lastik örün. Ben bu örneği bir dergiden çıkartmıştım. Oradaki açıklamayı aynen yazıyorum.

ÖRNEK KURULUMU :

1. sıra : İlk ilmeği örmeden alın, 2 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 3 ilmeği birlikte ters örün, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 3 ilmeği birlikte ters örün, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz olarak devam ederek sırayı tamamlayın. Arka sıraları her zaman ters örün.

3. sıra : İlk ilmeği örmeden alın, 2 ilmek ters, 1 ip dolayın, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 3 ilmeği birlikte ters olarak örün, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dolayın, 1 ters, 1 ip dolayın, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 3 ilmeği birlikte ters olarak örün, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dolayın, 1 ilmek ters, 1 ip dolayın ve sıra sonuna kadar bu şekilde devam edin. Arka sırada ilmekleri hep ters örün.

5. sıra :  1 ilmeği örmeden alın, 2 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dola, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 3 ilmeği birlikte ters örün, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dola, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dola, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 3 ilmeği birlikte haraşo örün ve sıra sonuna kadar bu şekilde devam edin.

7.sıra : 1 ilmeği örmeden alın, 2 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ip dolayın, 1 ilmek düz, 3 ilmeği birlikte ters örün, 1 ilmek düz, 1 ip dolayın, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ip dolayın, 1 ilmek düz, 3 ilmeği birlikte ters örün ve sıra sonuna kadar bu şekilde devam edin.

9. sıra : 1 ilmeği örmeden alın, 2 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dolayın, 3 ilmeği birlikte haraşo örün, 1 ip dolayın, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ilmek ters, 1 ilmek düz, 1 ip dolayın, 3 ilmeği birlikte ters olarak örün, sıra sonuna kadar bu şekilde devam edin.

Örneği üç kez tekrarladıktan sonra ilmekleri keserek örgünüzü bitirin. Baş parmağınız için boşluk bırakarak eldiveni dikin. Uç kısmına dilerseniz dantel dikin. O kadar süslü istemem derseniz, oya yapın.


Alttaki de orta kalınlıkta bir iple ördüğüm eldiven...



Örmek isteyenlere kolay gelsin...

7 Ocak 2015 Çarşamba

Necla Yengenin Keki



Hava çok soğuk. Okullar da tatil olunca, kartopu oynadıktan sonra kızımla birlikte kek yaptık. Bu seferki diyet değil :) Biz çocukken annem bu keki çok sık yapardı. Tam bir anne keki yani. Ama annem tarifi Necla Yengemiz'den aldığı için; O'nun defterinde Necla'nın keki, kardeşimle benim defterimde ise Necla Yengenin keki olarak kayıtlı. Buradan kulaklarını çınlatmak adına ben de yazımın başlığına bu adı koydum :) Lafı fazla uzatmadan tarife geçeyim.





MALZEMELER :

1 su bardağı sıvı yağ ( şşşşttt aramızda kalsın. Ben yağı yarım bardak koydum :)) Bardağın yarısını portakal suyuyla doldurdum.)
1 su bardağı yoğurt
2 su bardağı şeker
3 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya 
3 su bardağı un




Buraya kadar ana tarif. Böyle de çok güzel oluyor.Bundan sonra dilerseniz içine portakal ya da limon kabuğu rendesi, kakao ya da istediğiniz herhangi bir malzemeyi ekleyebilirsiniz. Hatta bir kısmını sade, bir kısmını kakaolu yapabilirsiniz.

YAPILIŞI :

Yumurta ve şekeri iyice çırpın. Yağ ( ben portakal suyu ve portakal kabuğu rendesi de koydum)ve yoğurdu da ekleyerek çırpmaya devam edin. Un, kabartma tozu ve vanilyayı da ekledikten sonra yağlanıp, unlanmış kalıba dökün. 150 derecede 30-45 dakika, kekiniz kızarıncaya kadar pişirin. Ve afiyet olsun...




Kızımla kartopu oynadık demiştim. Parkta komşumuzla karşılaştık. O da köpeğini gezdiriyordu. Onunla oynamak da çok zevkliydi. Bu fotoğrafları da paylaşmadan geçemeyeceğim.

Karlarda yuvarlandı durdu :)




İkisi de sürekli koşturduğu için fotoğraf çekmek çok zor oldu :)


Yeniden görüşmek üzere...

6 Ocak 2015 Salı

Yine Dayanamadım...



Şu herkesin örüp de, benim ısrarla elimdeki iş bitmeden başlamayacağım dediğim dikişsiz boyunluk... Sonunda sıra sana geldi :) Dün yine Kızılay'a gidip yüncü yüncü gezdim. En sevdiğim şeylerden birisi bu. Tabii yine dayanamadım ve bu cicileri aldım.

Misinalı şişim yoktu. Dikişsiz boyunluk örebilmek için bu ipleri ve misinalı şiş aldım.


Komşumun akrabalarının bebekleri olacakmış. Benden rica etti. Bu iplerle onlara yelek öreceğim. İpler antibakteriyelmiş.



Bunlar da benim. Bu iplerle kendime bere ve boyunluk örmek istiyorum. Broşları da berelerimin kenarına takacağım. Kokoşluk var ya :)) Parlak olan broşu ben aldım. Kahverengi olanın fiyatını sorduğumda yün alanlara hediye ediyoruz demesinler mi... Beyaz Yün'e teşekkürlerimi sunuyorum. 



Yavaş da olsa hepsini sırayla bitirip, sizlerle paylaşacağım söz. Görüşmek üzere...

Ce-eee



Dün Ankara'ya ilk kar yağınca büyük bir heyecanla paylaşmıştım. Ama öğlen hepsi eridi gitti... Esas kar dün gece geldi. Öğlene kadar aralıksız yağdı. Kimimiz için eğlenceli, kimimiz için zorlu oldu. Çünkü yollar tuzlanmamıştı ve buzlanma vardı. Okullar da tatil edilmeyince servisler kaydı. Devrilme tehlikesi geçirenler oldu. Okullarına gecikip, sınavlarını kaçıranlar oldu. 

Bugün kar yağmaya devam edecekmiş. Şimdilik mola verdi. Ben de kızımı okula götürürken ve dönüşte gözüme takılanları sizlerle paylaşmak istedim...

Kızımla birlikte size ce-eee demek istedik :))


Evimizin arkasındaki cadde. Araçlar kayarak ilerliyor...


Ve Altınpark'tan kareler. Parkta çok başıboş köpek var. Biraz da saldırganlar. O yüzden yalnız başıma girmedim.











Bunlar da üst kat komşumun, kuşlar için attığı ekmek kırıklarını yemeye gelen kuşların ayak izleri. Ne yazık ki her seferinde kaçtıkları için kuşları görüntüleyemedim...


Biz eğlendik. İyi güzel de sokaklarda yaşayan evsiz insanları; oyuncakmış gibi alınıp, sonra sokağa atılıveren hayvancağızları unutmayalım.

Yazımı bitirirken kar yeniden başladı. Her şey gönlünüzce olsun...

Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...