26 Şubat 2019 Salı

Bir Buket Aşk - Debbie Macomber



Merhabalar! Aslında çok gecikmiş bir yazıyla karşınızdayım. En azından, haftada bir kez buraya uğramak istiyorum. Fakat zaman nasıl hızla akıp gidiyor, anlamıyorum... 2017 sonunda tüp mide ameliyatı olduktan sonra, hayatıma farklı öncelikler girdi. Sağlıklı bir hayat sürmek ve kilomu korumak için bu öncelikleri devam ettirmem gerekiyor. Bu da, zaman zaman oldukça yorucu olabiliyor. Eskiden kitap okumak, blog ziyaretleri ve yazı yazmak gibi pek çok şeyi gece, herkes yattıktan sonra yapardım. Şimdi erkenden uykum geliyor. Gün içinde de, eşim ve kızım ile ilgilenmem gerekiyor. Dolayısı ile pek zamanım kalmıyor. Bu anlamda instagram biraz daha pratik oluyor tabii. Yine de bulduğum ilk fırsatta buraya koşuyorum :) Umarım sizleri küstürmemişimdir. 

Bu kadar dertleşmek yeter sanırım. Artık kitaptan söz etsem iyi olacak... Bir Buket Aşk, Küçük Mucizeler Dükkanı serisinin son kitabı. Aslında, kitap ülkemizde yayınlanır yayınlanmaz almıştım. Ama bir türlü okumak istemedim. Sanırım örgü örmeyi çok sevdiğim için bu serinin bende ayrı bir yeri ver. Lydia ve dükkana gelen diğer kahramanlar benim arkadaşım gibi oldular. Kitabı okuyup, bitirirsem onlarla vedalaşmak zorunda kalacakmışım gibi hissettim. Umarım Debbie Macomber bu seriyi devam ettirir ve en kısa zamanda dilimize de çevrilir.


Lauren, uzun süredir birlikte yaşadığı sevgilisi ile evlenip, çocuk sahibi olmayı hayal etmektedir. Ancak Todd aynı fikirde değildir. Lauren'ın içindeki özlem, kendisinden üç yaş küçük kız kardeşinin hamile olduğunu öğrenmesiyle iyice artar. Evet kardeşi için mutlu olmuştur, ama zaman kendisinin aleyhine işlemektedir. Çalıştığı mücevher dükkanının sahibi, kendisinin en yakın arkadaşıdır. Tesadüfe bakın ki, arkadaşının üniversite öğrencisi bekar kızı da hamile kalmıştır. Lauren tam bir çıkmazdadır. Todd ile konuşmaya karar verir. Ya evlenecekler ya da ayrılacaklardır... Lauren Bir Yumak Mutluluk'un önünden geçerken Lydia ile karşılaşır. Vitrinde gördüğü bebek battaniyesini kardeşinin bebeği için örmeye karar verir. Yün almaya gittiği gün orada Bethanne ile karşılaşır. Bethanne'yi daha önce okuduğumuz iki kitaptan tanıyoruz. Ama serinin önceki kitaplarını okumadıysanız sorun etmenize gerek yok. Konuyu çabucak kavrarsınız. Bethanne parti işini iyice büyütmüştür. Şu anda Max ile evli olmasına rağmen, eski kocası Grant onları sürekli rahatsız etmektedir. Max'in işinin başka bir şehirde olması ve Bethanne'nin kızının, sürekli babasının oyunlarına alet olması da işleri oldukça zorlaştırmaktadır. Bu arada Bethanne'nin gelini de hamiledir. Lauren, artık Todd'dan kesinlikle ayrılmaya karar vermiştir. Tam bu sırada Max'in en yakın arkadaşı ile tanışır. Lydia ise dükkanı ayakta tutmakta zorlanmaktadır. Ama etrafta Bir Yumak Mutluluktan alınmış yün sepetleri dolaşmaya başlar. Bu sepetler topluma açık alanlarda bulunur. İçinde ör beni yazan bir not vardır. Herkes biraz örüp, bırakacak; ortaya bir atkı çıkacak ve atkıyı bitiren kişi Lydia'ya teslim edecektir. Bu atkılar ihtiyacı olan insanlara verilecektir. Bu sosyal sorumluluk projesi için herkes Lydia'yı tebrik eder. Ama bu fikir Lydia'nın değildir. Bakalım, bu üç kadın hayatını yoluna sokabilecek mi? Gizemli sepetleri kimin bıraktığı anlaşılabilecek mi? Okuyun ve öğrenin :))


ARKA KAPAK

Kusursuz bir düğün yapmak
sonsuza kadar mutlu olmayı garantiler mi?

Kasabanın örgü dükkanında buluşan birbirinden farklı üç kadın,
sorunlarını çözerken arkadaşlıklarından güç alırlar.
Lydia evliliğinde mutluluğu bulmuştur ama evlatlık kızı ve işinin
geleceği için endişe etmektedir.
Bethanne hala kocasına deliler gibi aşıktır ama uzun mesafe ilişkiyi
yürütmek gittikçe zorlaşmıştır ve eski kocası da onu
geri kazanmada kararlıdır.
Lauren her zaman evlenmeyi ve bir aile kurmayı hayal eder
ama uzun süredir beraber olduğu erkek arkadaşı evlenmeye
yanaşmamaktadır. Hayatına bir anda giren bir yabancı hep hayal
ettiği mutlu sona onu taşıyabilecek midir?
Üç kadının hayatı beklenmedik şekillerde kesişirken, umulmadık
olayların ve sevginin hala önlerinde uzanmakta olduğunu fark ederler.


Her zamanki gibi, Bir Yumak Mutlulukta olmaktan büyük keyif aldım. Tipik bir Debbie Macomber kitabı idi. Sade, güzel ve her ne olursa olsun pozitif... Elinize çayınızı, kahvenizi alın, bir köşeye çekilin ve Blossom Caddesi'nde gezintiye çıkın. Böyle kitapları seviyorsanız, pişman olmazsınız. Keyifli okumalar...



5 Şubat 2019 Salı

Mimlenmişim - Hangisini Tercih Edersin?





Merhabalar! Bu ay bloglar bayağı hareketlenmiş, çok da güzel olmuş. Bu arada sevgili blog arkadaşım Yüreğimin İklimi beni mimlemiş. Kendisini blog yazmaya başlamadan çok öncesinden beri takip ederim. Eğer hala bloğunu okumadıysanız, mutlaka ziyaret edin derim. O'nun mim yazısını linkte bulabilirsiniz. http://yuregiminiklimi.blogspot.com/2019/02/mim-hangisini-tercih-edersin.html  

Hangisini tercih edersin? Uçabilme yeteneğinin olmasını mı yoksa su altında da nefes alabilmeyi mi? Neden?

Uçabilme yeteneğimin olmasını tercih ederim. Gökyüzünde kuşlar gibi süzülürken, manzaranın tadını çıkartmak keyifli olsa gerek...


Hangisini tercih edersin? Sonsuza dek etrafının kitaplarla çevrili olmasını mı yoksa evcil hayvanlarla mı? Neden?

Bu konuda bir seçim yapmak çok zor. Çünkü özellikle, kedileri çok severim. Ama galiba tercihimi kitaplardan yana kullanacağım :) Kitaplar, farklı dünyalara açılan kapılardır.


Hangisini tercih edersin? Büyük ellere sahip olmayı mı yoksa büyük ayaklara mı? Neden?

Sanırım ikisini de istemem. Her şeyin normali güzel :))


Hangisini tercih edersin? Geriye kalan hayatının tamamında çay içmeyi mi yoksa kahve içmeyi mi? Neden?

Eskiden olsa, düşünmeden çay derdim. Ama tüp mide ameliyatından sonra kahveye de çok düşkünüm. Bu da karar vermesi zor bir soru olmuş. Şu anda kahve içiyorum desem...

Hangisini tercih edersin? Pilav üstü kuru mu yoksa köfte patates mi? Neden?

Hmmm? İkisini de çok severim. Ama köfte diyeceğim. Hala protein ağırlıklı besleniyorum. Kuru fasulye de protein, ama minik midem onu hazmetmekte zorlanıyor.  

Hangisini tercih edersin? Sınırsız döner mi yoksa sınırsız kokoreç mi? Neden?

Tabii ki döner diyeceğim. Yıllar önce bir kez kokoreç yemiştim. Çok acı gelmişti. Oldum olası acıyla aram yoktur :)

Hangisini tercih edersin? Ölüm saatini bilmeyi mi? Yoksa nasıl öleceğini bilmeyi mi? (Ölüm tarihini ve ölüm şeklini değiştiremiyorsun) Neden?

İkisini de istemem. Bence bu korkunç bir şey olurdu. Düşünsenize, öleceğiniz gün yaklaştıkça ne hissedersiniz? Ya da boğularak öleceğinizi bilseniz; bırakın denize girmeyi, su bile içemezsiniz. Ben bilmeyeyim daha iyi...

Hangisini tercih edersin? 500 yıl gelecekte yaşamayı mı yoksa 500 yıl geçmişte yaşamayı mı? Neden?

Günümüzde yaşamayı tercih ederdim. 500 yıl öncesini zaten biliyoruz. 500 yıl sonrası da belki kabus gibi olacak. Şimdiki zaman iyidir...


Hangisini tercih edersin? Her yıl yenilenen tek seferlik uluslararası bir uçuş bileti mi yoksa yurt içinde geçerli sınırsız uçak bileti mi? Neden?

Bu da kararsız kaldığım sorulardan biri oldu. Evet yurt içi bilet erişimi daha kolay, ama hala görmek istediğim çok yer var. Fakat yurt dışında da gitmek istediğim pek çok yer var. Galiba uluslararası bileti seçerdim...

Hangisini tercih edersin? Daha çok dinlemeyi mi daha çok konuşmayı mı? Neden?

Böyle uzun uzun yazdığıma bakmayın siz. Aslında konuşmayı pek sevmem. Yani, daha çok dinlemeyi tercih ederdim...

Beni mimlediğin için teşekkür ederim Özlemcim. Soruları cevaplamaktan keyif aldım. Umarım sizler de okumaktan zevk almışsınızdır. Aslında benim de 12 kişiyi mimlemem gerekiyormuş. Ama pek çok arkadaşım mim cevaplamayı sevmiyor. Ben de biraz geç kaldım zaten. Bu yüzden kimseyi mimlemek istemedim.

Aslında her gün yazı yazma meydan okuması çok güzel. Ama şu anki koşullarım için biraz zor. Belki başka bir yazımda içimi dökerim. En azından daha sık geleceğim, söz...




1 Şubat 2019 Cuma

On İki Gün - Debbie Macomber

Merhabalar! Yine uzun bir sessizlik dönemine girdim. Aslında bu yazıyı dün yazacaktım, ama fırsat bulamadım. 



Yılın son günlerinde herkes gibi ben de bazı kararlar almıştım. Maalesef, şu ana kadar hiçbirine uyamadım :) Bunların başında her gün bloğa uğramak geliyordu, ama olmadı tabii... Gördüğüm kadarıyla 2 takipçim gitmiş. Ama yeni gelenler de olmuş. Yani, büyük bir ihtimalle giden daha fazla kişi var. Tek tek kim gitmiş diye bakma fırsatım olmadı. Ama burada da instagramdaki gibi tanıtım amacıyla gelip, takip edilince de takibi bırakma huyu mu başladı bilmiyorum. Ama bu benim en sinir olduğum durum olduğu için, böyle insanları tek tek bulup takipten çıkıyorum. Çünkü birini takibe alıyorsanız, paylaştıkları ilginizi çekiyor demektir. Aksi, bence saygısızlıktır... Her neyse...

Bir aydır sessiz kalınca, bir o dala bir bu dala konuyorum sanırım. Ama zamanımı daha iyi kullanma alışkanlığı edinsem iyi olacak. Çünkü zamansızlık en çok iki konuda üzüyor beni. Biri, blogtan çok uzak kalıyorum. Diğeri de, çok az kitap okuyorum. Ben genellikle gece yatmadan önce kitap okurdum. El ayak çekilince, sessiz sakin okuma saatlerim başlardı. Tüp mide ameliyatından sonra akşamları erkenden uykum geliyor. O yüzden gece kitap okuma fırsatı bulamıyorum. Eşim evde olduğu için, gün içinde de okuma fırsatım pek olmuyor. Çünkü eşime kitap okuma alışkanlığı aşılayamadım maalesef... Her ay en azından bir kitap bitirmeye çalışıyorum. Bu çok az biliyorum, hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum. Ama ne yazık ki geçen yıl bu hedefimi tamamlayamadım. Bu yıl açığı kapatmalıyım...


Lafı uzatmadan kitaba geçeyim artık... Julia bir mağazada satış elemanı olarak çalışmaktadır. Oldukça neşeli bir insandır. Üstelik Noel yaklaştığı için daha da coşkuludur. Her sabah asansörde, kapı komşusu Cain ile karşılaşır ve sohbet başlatmaya çalışır. Ancak Cain, sohbet etmeye hiç de hevesli değildir. Üstelik Julia'ya oldukça kaba davranmaktadır. Bir gün Julia telefonda en yakın arkadaşına bu kaba adamı anlatırken arkadaşı, bu adamı iyilikle öldürmesini tavsiye eder. Evet, birini iyilikle öldürmek... Üstelik Julia'nın yeni bir iş başvurusu vardır. Bu işi alabilmesi için ilgi çekici bir blog hazırlayarak, rakiplerinin önüne geçmesi gerekmektedir. Julia, Noel'e 12 gün kala Cain'e sinir bozacak kadar iyi davranmaya başlar ve olan biteni bloğunda da paylaşır. Acaba bu 12 gün Julia ve Cain'e neler getirecektir?



ARKA KAPAK

Satış elemanı olarak çalıştığı mağazada mutsuz olan ve sosyal medya ile 
ilgili bir işin hayalini kurarak blog yazmaya başlayan, neşeli, sevecen
Julia...

Julia'nın kapı komşusu olan, asık yüzlü, huysuz ama çok yakışıklı Cain.

İkilinin yolu her sabah asansörde kesişirken, hangisinin duyguları
galip gelecek?

Julia kendisini sinir bozucu bulduğunu söyleyen bu adamı "iyilik 
planı" ile alt edebilecek mi?

Ve en önemlisi Cain, aralarında gelişen ilişkinin ardındaki sırrı
öğrendiğinde her şey aynı kalacak mı?




Şu incecik kitabı bile 1 ayda zor bitirdim. Ama en azından ocak hedefimi gerçekleştirmiş oldum :) Kitap hafif, eğlenceli ve güzel bir yılbaşı hikayesiydi. Eğer Debbie Macomber seviyorsanız, bu kitabı da seversiniz. Daha sık görüşmek dileğiyle, keyifli okumalar...





Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...