24 Aralık 2017 Pazar

Kadife Çiçekleri Düşerken - Susan Meissner


Merhabalar! Ankara'ya dün ilk kar yağdı. Aslında ilk demek belki yanlış olur. Bizim semte ilk kar yağdı :)) Ama bizim semt biraz alçak kaldığı için fazla kar almadı. Bugün hava buz gibi. Zaten klasik Ankara havası... Biraz kar yağar, sonra dona çeker... Oysa kızımla kar yağmasını dört gözle bekliyoruz. Geçen yıla göre çok daha hafif olduğum için, doya doya kartopu oynamayı planlıyoruz...

Bugünü evde blog, kitap okuyarak, örgü örerek ve yılbaşı ile ilgili bir film izleyerek geçirmeyi düşünüyorum. Ama önce, bittiği halde masamda bekleyen kitap hakkındaki düşüncelerimi dile getireceğim. Buraya kitaplar hakkında notlar düşmeyi ihmal etmemeye çalışıyorum. Çünkü burası benim için bir günlük gibi. Zaman zaman geriye bakıp, ne zaman ne olmuş buradan görebiliyorum. Bu da beni mutlu ediyor... Artık kitaba geçsem iyi olacak :))


Kadife Çiçekleri Düşerken, iki farklı zamanda geçen kitaplardan. Aslında insanların hayatlarını etkileyen gerçek iki büyük olayı ele alıyor... Clara'nın hikayesi 1911'de Manhattan'da geçiyor. Hemşire olan Clara'nın çalıştığı binada bir kumaş fabrikası var. O fabrikanın muhasebe katında çalışan Edward adındaki bir gençle her gün karşılaşır ve aralarında bir çekim oluşur. Edward, bir gün Clara'yı fabrika katına davet eder. Birlikte fabrikayı gezmek için sözleşirler... Ama o gün, Clara fabrika katına varmak üzereyken yangın çıkar. Bina boşaltılmaya başlar. Ancak yangın fabrika katında çıkmıştır. Clara binadan kurtulmayı başarır. Ama Edward ve pek çok işçi bu yangında ölür. Clara, Edward'ın ve başka işçilerin yanarak ölmektense, aşağıya atladıklarına şahit olur. Bu O'nu çok etkiler. Ayrıca Edward'ın kendisini gezdirmek istediği için o katta olduğu fikri, vicdanını sızlatmaktadır. Bu yükü daha fazla taşıyamaz ve Ellis Adası'na tayinini ister. Ellis Adası, Amerika'ya gelen göçmenlerin sağlık kontrolünden geçirildiği, hasta olanların ise burada iyileşene kadar bekletildiği bir yerdir. Farklı ülkelerden, farklı diller konuşan pek çok insan buraya gelir ve gider... Clara'nın günleri çok yoğun geçer. Yine böyle bir günde, hasta bir göçmen Clara'nın dikkatini çeker. Adamın boynunda, üzerinde kadife çiçekleri resmedilmiş bir kadın şalı vardır. Clara, bu adamın hikayesini öğrenmeye karar verir. Bu süreçte kendi yaralarıyla da yüzleşmek ve iyileşmek için adımlar atmak zorunda kalır...

Taryn'in hikayesi ise, 2011 yılında başlar. Çalıştığı kumaş dükkanında gördüğü bir fotoğraf, O'nu eski anılara götürür. Taryn, 2001'de Manhattan'daki İkiz Kuleler'e yapılan saldırıda eşini kaybetmiştir. Kendisi de zor kurtulmuştur. Taryn eşinin ölümünden kendisini sorumlu tutar. Çünkü eşi, daha alt katlardan birinde çalışmaktadır. Taryn eşinin, ona mesaj bırakıp, kulenin üst katlarındaki kafeteryada buluşmak istediği için öldüğünü düşünür. Ama Taryn oraya zamanında gidememiştir. Bu nedenle de hayatta kalmıştır... Acaba Taryn hayatını yeniden yoluna koyabilek midir? 


ARKA KAPAK
-------------------------------

Feda ettiğimiz aşk dayanılır kılar bu dünyayı...

Eylül 1911. Ellis Adası'da hemşire olan Clara Wood, kendine bir söz
vermiştir. İlk görüşte aşık olduğu adamı kaybettiği Manhattan'a bir daha
asla adım atmayacaktır. Ancak hasta bir göçmenin adaya gelmesiyle
hayatı başka bir yöne kaymaya başlar. Gizemli göçmenin acısı Clara'ya
adeta ayna olurken, genç adamın yanından hiç ayırmadığı kadife
çiçekleriyle bezeli şal genç kızın ilgisini çeker. Ve Clara hiç farkına bile
varmadan bir çıkmazın içindedir artık. Üstlendiği sorumluluk O'nu yok
mu edecek, yoksa özgür mü kılacaktır?

Eylül 2011. Eski kumaşları yeniden gün yüzüne çıkarmakla uğraşan Taryn
Michaels, tüm hayatını küçük kızına adayan dul bir annedir. Ta ki uzun
zaman önce çekilen, boynunda kadife çiçekleriyle bezeli bir şalın
olduğunu gösteren bir fotoğraf yerel bir dergide yayımlanana kadar... O
andan itibaren Taryn, geçmişinde bırakmak için savaş verdiği 11 Eylül
saldırılarının korkunç anılarıyla yeniden yüzleşmek zorunda kalır. Hem
eşini kaybettiği, hem de bir yabancının kendisini kurtardığı o günle...
Peki, Taryn bunca zaman yüreğinde ağırlığını taşıdığı soruların yanıtını
bulabilecek midir?

Kadife Çiçekleri Düşerken, farklı dönemlerde yaşamış ve farklı felaketler
atlatmış iki kadının hayatlarındaki verdiği mücadeleyi anlatan duygu
yüklü bir roman...


Romanın en çok hoşuma giden yönlerinden biri de kadife çiçekli şalın, karakterleri bir şekilde birbirine bağlaması... Bir solukta okunabilecek, hem duygusal, hem de sürükleyici bir romandı. Kadife Çiçekleri Düşerken, benim beğendiğim kitaplar arasında yerini aldı...

Keyifli ve güzel bir pazar geçirmeniz dileğiyle, keyifli okumalar...





6 yorum:

  1. Okumamıştım. Aklımda olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür kitapları seviyorsanız öneririm, sevgiler...

      Sil
  2. Merhaba Betülcüm. Sizin oralara kar yağdı soğuğu da buralara geldi iki gündür çok soğuk. Yani evde keyif yapma zamanı ;)
    Kitabın konusu güzel ilgimi çekti listeme alınmıştır:)
    Sana da keyifli okumalar dilerim. Öpüyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Tülaycım, buraya da azıcık kar yağdı. Şimdi çok soğuk. Umarım kitabı beğenirsin, sana da keyifli okumalar diliyorum. Sevgiler...

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Bence ilginç bir kitaptı :) Okursanız umarım beğenirsiniz, sevgiler...

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...