18 Eylül 2018 Salı

Gelincik ile Serçe - Kristy Cambron


Merhabalar! Dün okullar açıldı, bütün öğrenci ve öğretmenlerimize hayırlı olsun. Bu yıl kızım 8.sınıfa gidiyor. Yani hayatımızın dönüm noktalarından birini yaşayacağız. Bakalım zaman bize ne gösterecek...

Ben bloğumu çok özledim. Daha çok yazmak, daha çok okumak istiyorum. Elimden geldiğince buralardan kopmamaya çalışıyorum. Ama eskisi gibi de olmadığı kesin. Bu kitabı da bitireli epey oldu. Hatta, buraya yazacağım diye instagramda da paylaşmadım. Artık çalışma zamanı...

Gelincik ile Serçe, Arkadya Yayınlarının instagram çekilişinden kazandığım dört kitaptan birisiydi. Çok merak ediyordum fakat, savaş dönemine ait bir kitap olduğundan okumakta çekimserdim. Daha önce iyimser kitapları okumayı sevdiğimden söz etmiştim sanırım. Ama yine de kendimi çekilişe katılmaktan alıkoyamadım :) İyi ki de öyle yapmışım. Yalnız, önce Kelebek ile Kemanı okumanızı öneririm. Çünkü serinin ilk kitabı oymuş. Benim gibi, önce bunu okusanız da olur tabii; ama ben ilk fırsatta Kelebek ile Kemanı da okumak istiyorum. Çünkü, Sera ile William'ın hikayelerinin başını merak ettim.

Bu kitap da, iki ayrı zamanda geçiyor. Ancak yine kahramanlarımız bir şekilde birbirleriyle bağlantılı. Sizi bilmem ama, ben böyle kitapları çok seviyorum.



Bir yandan Sera ve William'ın düğün günlerinde yaşanan talihsizliği, Sera'nın bu durum karşısındaki tutumunu ve sanat galerisini bu şehre taşıma çabalarını; diğer yandan William'ın düştüğü durumdan kurtulmaya çalışırken, Sera ile birlikte evliliklerini ayakta tutma gayretlerini okuyacağız. Tabii hikayenin bir de 2. Dünya Savaşı ayağı var... Burada da Kaja'nın ailesiyle ilişkisini, Prag, Londra ve toplama kampında yaşadıklarını ve tabii büyük aşkını okuyacağız. Spolier vermemek adına kitabı çok fazla anlatamıyorum maalesef...



ARKA KAPAK

Belki de umut küçük bir serçenin kanadındadır...

Yeni sanat galerisinin açılışı ve bir peri masalını aratmayan
düğününün ardından Sera James, büyüleyici bir hayat sürmeye başlar.
Ancak William Hanover'ın işlemediği bir suç yüzünden 
tutuklanmasıyla peri masalı bir kâbusa dönüşür. Sera ile William 
korku ve endişe savaşını verirken, Sera aşık olduğu adamın gerçekte
kim olduğunu sorgulayacak, aradığı yanıtları ise geçmişte bulacaktır.

Kaja Makovsky, 1939 yılında yarı Yahudi ailesini geride bırakarak
Nazi işgali altında olan Prag'dan kaçmak zorunda kalır. Üç sene sonra
İngiltere'de artık bir gazetede çalışan Kaja, Nazilerin Londra'yı 
bombalamasının ardından Manş Denizi'nin karşı tarafında yaşanan 
korkunç olayları keşfeder. Bölgede binlerce Yahudi'nin katledildiğini
öğrendiğinde ailesini kurtarmak için hayatını riske atarak vatanım
dediği şehre geri dönmeye karar verir. Ancak şeyten boş durmayıp
onun planlarını bozar ve Kaja kendini korkularının merkezinde,
Terezin Toplama Kampı'nda bulur...

Umuda ve hayata tutunma hikayesinde Sera ve Kaja, yüreklerini saran
inanca tutunacak ve sevdiklerini korumak uğruna sonuna kadar
savaşacaklardır. Bu, geleceklerini yok saymak anlamına gelse bile...

Kelebek ile Keman'la gönlümüzde yer edinen Kristy Cambron, bu kez
Gelincik ile Serçe'yle savaşın karanlık yüzünün çocuklardaki etkisini,
kötü bildiklerimizin de içinde iyilik taşıyabileceğini yürek burkan bir
dille anlatıyor...


Ben kitabımı bazen çay, bazen kahve içerek, bazen yatmadan önce, bazen sabahın köründe evdekiler uyurken, bazen dışarıda, bazen kalmaya gittiğim yerlerde okudum.



Kısacası yaz tatilinde olduğumuz için boş zamanlarımı sevdiklerimle geçirmeye çalıştım ve kitap okumak için kısıtlı zaman bulabildim. O yüzden bitirmem de, buraya yazmam da gecikti tabii. Ama her sayfasını keyifle okudum.


Özellikle de Kaja'nın hikayesini daha bir merakla okudum. Muhtemelen, henüz ilk kitabı okumadığım için diye düşünüyorum. Eğer bu tür kitapları seviyorsanız hiç durmayın, hemen okumaya başlayın derim. Tabii hala okumadıysanız...

4 yorum:

  1. Kitapları kısa sürede bitirmekten ziyade, keyif alarak okumak en güzel bence de.Artık havalar soğumaya başladı, kitap okuma sürelerimiz arttığı gibi bloglara daha fazla zaman ayıracağız. Paylaşım adına teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ziyaretiniz ve güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim:) Ben de keyif alarak, yavaş yavaş okumaktan yanayım. Ancak, ayda sadece bir kitap okuyabilmek de beni biraz üzüyor açıkçası. Biraz daha fazla zaman yaratabilmek isterdim. Umarım bloğa da daha çok uğrayabilirim, sevgiler...

      Sil
  2. Zor bir sene, telaşı çok. Umarim her sey gonlunuzce olur. Kitabi okumadim, oneriniz dogrultusunda sirayla okuyacagim Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Eğitim yılına hızlı bir giriş yaptık. Çok yoğun geçeceği şimdiden belli oldu :) Umarım sınava girecek bütün çocuklar için verimli bir yıl olur...

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...