Merhabalar! Bugün karşınıza uzun süredir kitaplığımda bekleyen bir kitap ile geldim. Tozlu Rüyalar Kitapçısı... Aslında kitabı bitireli de bayağı oluyor. Oturup yazmak için fırsat bulamadım ne yazık ki...
Fotoğraftaki kalbi sevgililer günü için ben örmüştüm. Ama maalesef ördüğüm son şey oldu. Yine bileğimde sorun oluştu ve hiçbir şey öremiyorum. Bu durum, daha çok kitap okumam için fırsat oldu aslında. Bir de oturup düzenli bir şekilde buraya yazabilsem...
Neyse, lafı fazla uzatmadan kitaba döneyim en iyisi... Roman 60'lı yıllarda geçiyor. Kitty'nin en yakın arkadaşı ile birlikte kurduğu küçük bir kitapçı dükkanı var. Her ikisi de evlenmemiş, kendi ayakları üzerinde duran, idealleri olan iki genç kadın... Kitty, kedisi Aslan ile birlikte yalnız yaşıyor. Çok sevdiği anne ve babası da sık sık ziyaretine geliyor. Kitty, bir sabah uyandığında kendisini başka bir evde, evli ve çocuklu olarak buluyor. Bu durum onu korkutsa da, içinde bir yerlerde huzur veriyor. Uyandığı zaman bu rüyayı arkadaşına anlatmak istese de, cesaret edemiyor. Bu rüyaları sık sık görmeye başlıyor. Zamanla rüyasındaki kocasına aşık olduğunu fark ediyor. Gerçek hayatında da onu bulmak için araştırma yapıyor. Bir süre sonra bu rüyalar tüm benliğini kaplıyor ve gerçek hayatı ile rüyalarındaki hayatı birbirine karışıyor.
Evet kendime kadife kazak başlamıştım, ama o da yarım kaldı... Bu kitap da tıpkı bir önceki yazımda anlattığım film gibi, tercihlerimizin bizim ve başkalarının hayatını nasıl etkileyeceğini anlatıyor aslında. Üstelik filme bu kitabı okurken gitmiştim. Bu tesadüf beni biraz ürküttü açıkçası...
ARKA KAPAK
Beni rüyalar aleminde bırakma. Keşkelerin
yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir
son ver. Beni hemen gerçeğe kavuştur ki sevmeyi
tekrar öğrenebileyim...
Otuz sekiz yaşındaki Kitty Miller küçük bir dairede kedisiyle
yaşamaktadır. Liseden beri en yakın arkadaşı olan Frieda'yla birlikte
küçük bir kitabevi işleten Kitty'nin ailesi, arkadaşı ve kitabevi arasında
geçen sıradan yaşamı bir gün başka bir yerde uyandığını
fark etmesiyle allak bullak olur.
Daha önce hiç görmediği bu ev, onun evidir yine de. Başka bir
dünyada, başka bir aileyle ve başka arkadaşlarla farklı bir yaşam... Hangi
dünyanın gerçek, hangisinin rüya olduğunu bir türlü anlayamaz. Genç
kadının gerçek hayatıyla hayali yaşamını sorgulaması arasında geçen
bir süreç başlar. Bu iki dünya arasında bocalarken de travmalarıyla,
acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Peki ya gerçeklerle
yüzleşecek cesareti yoksa?
Gerçekten beğenerek okuduğum bir romandı. Akıcı dili, sürükleyici konusu ile kitabın nasıl bittiğini anlamadım. Yukarıda da dediğim gibi, tercihlerimizin hayatımızı nasıl etkileyeceği hakkında da oldukça düşündürücüydü. Kitabın bir bölümünde otizme de değinilmişti. Üstelik, 60'lı yıllarda otizmli çocukların direkt annelerinin yüzünden böyle olduklarının düşünülmesi de bana oldukça sarsıcı geldi.
Eğer hala bu kitabı okumadıysanız, bir şans verin derim. Bol kitaplı, bol örgülü bir pazar günü geçirmenizi dilerim...
Bileginiz icin gecmis olsun, durumu yine de cok guzel degerlendirmissiniz :) Yorumunuzdan sonra kitapla ilgili bir cok sey ilgimi cekti, merak ettim, Goodreads'te okumak istediklerim listesine attim bile. Sevgiler..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, umarım beğenirsiniz, sevgiler...
SilKitaplığımda uzun zamandır duran, ama sıra gelmeyen kitap olur kendisi:)
YanıtlaSilBende de epey bekledi maalesef. Keşke çok daha önce okusaymışım :) Sevgiler...
Sil