30 Nisan 2015 Perşembe

Çiçeklerimi Rüzgara Verdim - Debbie Macomber



Merhabalar! Debbie Macomber'ın kitaplarını çok seviyorum. Kendimi iyi hissettiriyor. Bu nedenle tüm kitaplarını çıkar çıkmaz alıyorum. Ama hepsini birden tüketmek istemediğimden, aralara başka kitaplar sıkıştırıyorum. Böyle hissettiğim birkaç yazar daha var. Fakat bu kitap için arayı fazla açmışım sanırım :) Aslında kitabı bitireli de hemen hemen bir ay oldu. Üzerine iki kitap daha okudum. Bu kitaptan sonra okuduğum ilk kitap Son Şansa Hoş Geldiniz. Ancak kitabı sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Hayal kırıklığına uğradığım bir kitap oldu.

Çiçeklerimi Rüzgara Verdim kitabına geri dönecek olursak; yine Debbie Macomber'in iyimserliğine sahip. Kolay okunuyor. Küçük Mucizeler Dükkanı serisine ait olmasına rağmen, Blossom Caddesi'nde geçmiyor. Tam bir yol romanı. Serinin daha önceki karakterlerinden Bethanne ve kızı Annie'nin öyküsünü okuyoruz. 


Bethanne'nin eski kayınvalidesi Ruth'un 50. yıl mezuniyet balosu vardır. Balo, ülkenin öbür ucundaki Florida'da yapılacaktır. Ruth gençliğinden beri ülkeyi arabayla gezmeyi hayal etmiş, ancak bunu bir türlü yapamamıştır. Bu kez kararlıdır. Kendisine bir yol planı hazırlar ve kimsenin kendisini durdurmasına izin vermez. Bethanne ve Annie de O'na bu yolculukta eşlik etmeye karar verirler. Böylece üçü, uzun yolculuğa başlarlar. Bu yolculuk üçü için de dönüm noktası olacaktır. Fazla detay vererek okumayanların keyfini kaçırmak istemiyorum :)

ARKA KAPAK :

yaşamlarında yeni bir dönemece giren
üç nesilden üç farklı kadının
duygu kokan hikâyeleri

Kaderin size gülmediğini düşünüyorsanız, birilerinden yardım
beklemek yerine iç sesinizi dinlemenin vakti gelmiş demektir.
Bu konuda hâlâ şüpheleriniz varsa, her şeyi geride bırakıp uzun
bir yolculuğa çıkan üç nesilden üç farklı kadının ilham veren
hikâyelerine kulak verin.

Çiçeklerimi Rüzgara Verdim, gönüllerde özel bir yeri olan ilk
aşkları, tebessümle hatırlanan ilişkileri ve gençliğin saflığa
bürünmüş heyecanlarını, kısaca hayatın desenini 
yüreklere işleyen bir roman.

EN İYİ İNTİKAM YAŞAMAKTIR...


Kitapta dikkatimi çeken en büyük özelliklerden birisi Bethanne ile Ruth arasındaki mükemmel gelin kaynana ilişkisiydi. Ben bir gelin olmama rağmen Ruth'u çok anlayışlı bulduğum zamanlar oldu. Tabii Bethanne'nin de eski kayınvalidesini yalnız bırakmamak adına, ülkeyi arabayla katetmek istemesi de güzel bir davranış. Kitabı okuduğunuzda Ruth'un anlayışı hakkında ne demek istediğimi anlayacaksınız :) Tek başına düşünüldüğünde güzel bir kitap. Ama sanırım ben Blossom Caddesi'ni özlemişim. Bu kitap bana o tadı vermedi. 

Bu arada siz sormadan ben söyleyeyim. Fotoğraftaki örgü, kızıma bolero olacak. Ama pek yol katettiğimi söyleyemem. Canım sıkıldıkça alıyorum elime. Yine lafı fazla uzattım değil mi? Hepinize keyifli okumalar diliyorum...

27 Nisan 2015 Pazartesi

Hafta Sonu Çiçeklerle Uğraştım


Merhabalar! Sonunda Ankara'da hava ısındı. Ama ben bunu söylerken korkuyorum. Her an hava soğuyacakmış gibi geliyor.  Yine de cam balkonun içinde tomurcuklanan çiçeklerime daha fazla kıyamadım. Dün eşimle birlikte onları dışarıya çıkarttık. Kuruyan yapraklarını temizledik, diplerini havalandırdık. Hepsi sırık gibi uzamıştı. Gerekli yerlerinden kesip, tazeledik. Kestiğimiz dalların bir kısmını da suya koyduk. Bu hafta saksı ve toprak alıp onları da dikeceğiz. Tüm bunları yaparken hava kapalı ve rüzgarlıydı. Bayağı üşüdük. Neyse ki bugün hava ısındı. 

Sizin için bol bol fotoğraf çektim...




Çiçeklerimi böyle balkonun dışına diziyorum. Yazın hepsi birden açtığında hem benim için, hem de sokaktan geçenler için çok keyifli oluyor.




Şu anda hepsi çok cılız. Ama güneş ve hava sayesinde gürleşip, bol bol çiçek açacaklar. O zaman da fotoğraflarını çekeceğim.






Çam ağaçlarımız da yavaş yavaş yeni filizler vermeye başladı. 



Yazın benim ömrüm bahçeye bakan bu balkonda geçer. Müziğimi açarım, örgümü örerim, kitabımı okurum. Tabii bol bol da çay içerim. Bakalım bu yıl çayları içebilecek miyim? Eskisi kadar çok olmasa da içerim gibi geliyor. Yeniden görüşmek üzere...

24 Nisan 2015 Cuma

Kızıma Etek Diktim



Merhabalar! Geçen gün, kızıma etek dikmeye çalışırken kendimi dört bilinmeyenli denklem çözüyormuş gibi hissettiğimi yazmıştım. Gerçekten de öyle oldu. Yastık kılıflarından sonra dikmeye çalıştığım en önemli şey bu etek diyebilirim.


Aslında eteğin güzel fırfırlarının olması gerekiyordu. Ama olmadı :( Birincisi, ben bu kumaşı başka amaçla almıştım. Ama kızım bu modeli isteyince kıramadım. Dolayısıyla kumaşım çok da yeterli değildi. İkincisi, fırfır payını hesaplamayı unuttum. Bu durumda kumaşı fazla büzemedim. Üçüncüsü de büzgü ayağım olmadığı için kumaşı elimde büzdüm. Tabii ki büzgüler eşit dağılmadı.

Ama olsun... Bu eteği ben diktim. Tüm gün uğraşarak, sevgiyle diktim :)) Bir sonraki eteği daha düzgün dikeceğime eminim. Buradaki hatalar kulağıma küpe olacak...

Nasıl diktiğimi merak ediyorsanız, ben anlatmayayım. Modele karar verince internette çok araştırdım. En sonunda Mehtap'ın Rengi  adlı blogda güzel bir tarif buldum. Tabii ben ölçüleri kızıma göre ayarladım. Fırfırlarda yaptığım hata hariç. Siz de benim gibi acemiyseniz ve nasıl yapıldığını araştırıyorsanız oraya bir bakın derim...

Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum...

23 Nisan 2015 Perşembe

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun





Günaydın! Bugün çoğumuz içimizde bir kıpırtıyla uyandık. Bugün ulusal egemenliğimizin ilan edildiği; Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasıyla Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı bir gün.

Atamız'ın çocuk sevgisi hepimizin malumu... O, geleceğimiz olan çocuklarımıza verdiği değeri, bu güzel günü onlara armağan ederek göstermiştir. Tüm dünyada çocuklara ait ilk bayram olma özelliği taşıyan bu gün kutlu olsun. Bir kez daha buradan Atamız'a minnettarlığımızı bildiriyoruz. Ruhun şad olsun Atam...



21 Nisan 2015 Salı

Dört Bilinmeyenli Denklem Çözüyorum :))


Merhabalar! Şimdi bu da nereden çıktı demeyin. Hani yeni yeni dikişe merak saldım ya; işte yeni bir şeyler dikmeye çalışırken böyle hissediyorum :)



Kızım benden kat kat fırfırlı bir etek istedi. Ben acemiyim yapamayabilirim dedim ama, ı-ııhh dinlemedi. Lütfen annecim bir denesen deyince dayanamadım. İnternetten araştırdım, güzel açıklamalı bir blog buldum.

Pazar günü, yaklaşık yarım saat kumaşla bakıştıktan sonra nihayet biçmeye cesaret ettim. Bu gün makine işlerine başlamayı düşünüyordum ama fırsatım olmadı. Siz korktu da diyebilirsiniz tabii...



Kumaşın yakından görünüşü böyle. Pamuklu bir kumaş. Bakalım, dikmeyi becerebilirsem yararlandığım bloğun linkini de burada vereceğim. Açıkçası nasıl olacağını çok merak ediyorum. En kısa zamanda bitirip, sizlerle paylaşmayı umuyorum...

20 Nisan 2015 Pazartesi

Yeni Kitaplarım



Merhabalar! 10 günlük bir aradan sonra yeniden buradayım. Son yazımda midemdeki rahatsızlıktan söz etmiştim. Gittim paşa paşa endoskopimi yaptırdım. Ben baygın olduğum için, doktorum eşimle konuşmuş. Midemde gördüklerinin pek hoşuna gitmediğini söylemiş. Neyse ki sonuç korkulduğu gibi olmadı. Ama reflünün yanına bir de ülser eklenmiş. Ağrılarım azalana kadar sizlerden uzak kaldım. 

O hafta sonu eşimle ben doktordayken, kızıma bakmak için annem bize geldi sağolsun. Yanında da kız kardeşimin aldığı kitaplar vardı. Ben önce anneme, sonra da kitaplara sarıldım :))

İşte kitaplarım bunlar... Kitaplığımda okunmayı bekleyen yıllanmış kitaplarım var. Ama ben bunlara öncelik tanıyacağım sanırım. Sevgi Kamelyalarının harika bir kokusu var...



Alttaki kitap da kızım için. O da bayıldı kitabına ve ayracıyla, kokusuna tabii...


Bu kitapları da ben aldım. Aslında aralarında Mucizeler Yağarken de var. Ama fotoğrafını çekmediğimi şimdi fark ettim. Yazı özledim sanırım. Bu aralar elim hep böyle denizli, deniz fenerli kitaplara gidiyor. Sardunyaları zaten çok severim. Kitabın kapağından etkilenerek aldım desem yeri var.



Aşağıdaki kitapları da patoloji sonucunun çıktığı gün aldım. O gün hava günlük güneşlikti. Sonuçlar temiz çıkınca kendimi Karanfil Sokağa attım. Ankaralılar ya da Ankara'da okuyanlar bilir. Yüksel Caddesi, Karanfil Sokak gençlerin takıldığı yerlerdir. Hatta meşhur Dost Kitabevimiz vardır. Ankara'nın önemli buluşma yerlerindendir :) Ben de oralarda dolaşarak, üniversite yıllarımı andım. Karanfil Sokakta, ikinci el kitap alıp satan bir kitapçı buldum. Elimde daha önce zorla bitirdiğim, pek benim tarzım olmayan, fazla açık bulduğum birkaç kitap vardı. Onları verip, yerine bu kitapları aldım. Öğrenciler için de bizler için de güzel bir uygulama. En azından korsanla savaşmada yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.


Ben şimdi biraz kitap okumaya çekiliyorum. Arayı fazla uzatmamaya çalışacağım. Görüşmek üzere...

9 Nisan 2015 Perşembe

Nisanda Kar...



Merhabalar! Bu yıl Ankara'da havalar bir garip. Kar da yağdı, soğuklar da oldu. Ama sanırım İstanbul'a oranla daha az kar aldık biz. Kar yağması gereken zamanlarda bahar havası yaşadığımız oldu. Bahar geldi artık dediğimiz sırada yeniden kar yağmaya başladı.


Dün bütün gece sabaha kadar yağmur yağdı. Öğlene kadar da devam etti. Sonra bir baktım ki kar yağıyor. Hemen kaptım makineyi, size de göstermek istedim. Öyle güzel yağıyordu ki...Fotoğraflara tıklarsanız, iri kar tanelerini daha rahat görürsünüz.

Bu fotoğrafta daha çok belli oluyor:)


Benim her zaman çayım bulunur. Dur dedim, nisanda kar yağıyor tadını çıkart. Hemen aldım çayımı elime çıktım balkona. Bir güzel keyif yaptım. Ama olan ağaçlara oldu. Hepsi aldanıp çiçek açmıştı. Geceleri don oluyor yine. Zaten yarın hava daha da soğuk olacakmış ve yine kar bekleniyormuş. Bundan sonra yağan kar tutmaz tabii, ama ağaçlar zarar görmez umarım...

8 Nisan 2015 Çarşamba

Örgüde Gizli Dikiş Nasıl Yapılır?



Merhabalar! Ocak ayında da yazmıştım; 2015 yılı benim için ertelediğim şeyleri yapmaya başladığım bir yıl oldu. Son bir aydır sağlığımla ilgili girişimlerde bulunuyorum. Bir kısmını burada paylaştım zaten. Bu nedenle sürekli doktora gidiyorum, kan veriyorum. Ve en önemlisi diyetimi aksatmamaya çalışıyorum. İşte tam burada yine sorunla karşılaştım. Çünkü aldığım ilaçlardan sonra, zaten sağlam olmayan midem iflas etti. Peynir ekmek ve haşlanmış patatesten başka hiçbir şey yiyemez oldum. Neredeyse su bile içemiyorum. Cumartesi günü endoskopi yapılacak. Sonuca göre yoluma devam edeceğim. Şimdi bu başlığın altına bunları niye mi yazdım? Çünkü bu aralar haftada bir kez ancak yazabiliyorum. Bu sorunun nedenini anlatmak istedim. Şimdi gelelim konumuza...



Hani bere tariflerimde, bereyi bitirirken gizli dikişle dikerseniz daha düzgün olur diyorum ya; işte ben bugün en çok kullandığım yöntemi anlatacağım.

Dikmek istediğiniz parçaları, sıralar birbirine denk gelecek şekilde yan yana koyun. İğnenizi birbirine denk gelen karşılıklı ilmeklerin içinden geçirin. Bunu yaparken bir sağdan, bir soldan almaya ve sıraları kaydırmamaya dikkat edin.



İpinizi fazla çekmeyin ki, dikiş yeri büzüşmesin. Ben elimde bu şekilde yan tutarak daha rahat dikiyorum. Siz belki dik tutup, bir masa üzerinde dikmeyi de deneyebilirsiniz. Zamanla eliniz alışır ve nasıl rahat ettiğinizi bulursunuz.



İşte sonuç... Gördüğünüz gibi normal dikişe göre çok daha düzgün oluyor. Bu konuyla ilgili birkaç teknik daha var. Ama onları da sonra anlatırım. Umarım yararlı olmuştur. Denemek isteyenlere kolay gelsin...

2 Nisan 2015 Perşembe

Nisan...



Soğuk bir Ankara öğleden sonrasından merhabalar...Bir süredir bloğumu da, sizleri de ihmal ettim biliyorum. Ama şu meşhur grip bizim evi de vurdu ne yazık ki... Kızım, eşim derken en sonunda ben de yatağa düştüm. Neyse ki şimdi iyiyiz. 

Hafta sonundan beri hava bir ısındı, bir soğudu. Bol bol yağmur yağdı. Ama pazar günkü dolu beni bayağı korkuttu doğrusu. Her yer kar yağmış gibi bembeyaz oldu. Ama kalkıp fotoğraf çekecek mecalim olmadığı için size gösteremedim. Ağaçlardaki çiçeklerin çoğu döküldü. Aşağıdaki gibi tek tük sağlam kalanlar oldu...



Gribi atlattık ama iki gündür benim keyfim yerinde değil. Nisan ayını sevsem mi, sevmesem mi karar veremiyorum. Dün babamın 10. ölüm yıl dönümüydü. Aslında 1 nisanı 2 nisana bağlayan gece kaybettik O'nu... 1 Nisan şakası gibi... Şu malum hastalık aldı aramızdan. Yine böyle soğuk bir nisan günüydü. Hatta kar bile yağmıştı. Öte yandan yine aynı yıl, nisan ayı kızımı verdi bana. Babamın ölümüyle yıkılan dünyamız, birkaç hafta sonra kızımın doğumuyla aydınlanıverdi. Boşuna ölüm de doğum da insanlar için dememişler... 

Neyse, ben yazdıkça duygulanıyorum. Sizleri de üzmek istemiyorum. Nisan işte, güzel bir bahar ayı... Umarım herkes için güzelliklerle, iyiliklerle gelmiştir. Yeniden görüşmek üzere...

Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...