28 Haziran 2015 Pazar

Ses Kontrol...


Merhabalar! Yine ortalardan yok oldum değil mi? Ama bu sefer sorun yok. Birkaç gün ailece şehir dışına çıktık. Ramazana rastladı ama, eşimin izni böyle denk geldi maalesef... 

Ankara'ya halâ yaz gelemedi. Sık sık yağmura yakalanıyoruz. Özellikle akşamları, sırtınıza bir şeyler almadıysanız üşüyorsunuz. Böyle korka korka gittik tatile. Ama neyse ki Akdeniz'e yaz çoktaaan gelmiş. Döndüğümüzde Ankara'yı yine yağmurlu ve serin bulunca, görüp göreceğimiz yaz bu galiba dedim :) Bu satırları yazarken bile dışarıda seller gidiyor...

Öncelikle gittiğimiz tatilden birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum. Otelimiz böyle, yeşillikler içinde güzel ve temiz bir tesisti.




Her yer güzel çiçeklerle doluydu. Fotoğrafları biraz plansız çekmişiz. Bir kısmı fotoğraf makinesinde,bir kısmı telefonda olunca içlerinden seçim yapmak zor oldu. Aslında burada paylaşmayı düşünmediğim için, daha çok kişisel fotoğraflar çektim. Sonra epeydir sesimin çıkmadığını fark edince, birkaç fotoğraf paylaşayım dedim.


Otelin bahçesinde küçük bir hayvanat bahçesi var. Kazlar, ördekler, tavşanlar, tavuskuşları, muhabbet kuşları, keklikler hepimizin ilgisini çekti. Hatta keklikler otelde başıboş geziyorlar.







Bu manzaralar da akşam yürüyüşümüzden...




Bu iguana da Avsallarda bir dükkanın önündeydi. Dükkan sahipleri besliyormuş :)



Sonra aklımız deniz ve güneşte kalarak Ankara'ya döndük. Bu arada D&R mağazalarında 9.90 tl günlerinin başladığını öğrendim ve çok mutlu oldum. Almak isteyip de indirime girmesini beklediğim birkaç kitap vardı. İlk olarak Umut Mevsimini aldım. Diğerleri sonraya kaldı. İndirim bir süre daha devam edecekmiş. Duymayanlarınız varsa haber vereyim dedim...



Bu sefer de kağıt ipten, kızım için bir şapka örüyorum. Tatile aniden gidince onunki yetişmedi. Artık güneş çıkarsa buralarda kullanır. Tarifini merak edenler buraya bakabilir.



Haziran ayı benim için biraz verimsiz geçti. Çok hızlı kitap okuyan biri değilim. Ama yine de ayda iki, üç kitap okumaya çalışıyorum. Bu ay, aşağıdaki kitabı bile bitiremedim nedense... Bitirdiğim zaman düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. En son Böğürtlen Kışını okudum. İlk fırsatta yazacağım. Çok etkilendim doğrusu...



Eşim de evde olunca bilgisayarın başına oturmak biraz güç oluyor. Bu nedenle blog arkadaşlarımı da ihmal ettim. Hepsinden özür diliyorum. İnanın sizlerle sohbet etmeyi çok özledim. İşte benden haberler bu kadar. Tekrar görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın...

19 Haziran 2015 Cuma

Hasır Şapka Ördüm



Merhabalar! Daha önce kağıt iple şapka örmek istediğimi yazmıştım. Şapkamı ördüm, bitirdim. Şu günlerde deniiizzz, güneeeşşş, kuuummm diye dolaşırken, böyle bir fotoğraf çekeyim dedim...


Kağıt ipi örmek biraz zor oldu açıkçası. Özellikle de benim gibi, bileğinizde sorun varsa dikkatli örün. Biraz zorluyor. Ama sonuç çok hoşuma gitti doğrusu. Gerçek hasır şapka dokusunda oldu...


Belki küçük çiçeklerle de süslenebilir. Ama ben fular kullanmayı yeğledim.


Yapılışına gelince... Önce 6 tane zincir çekerek halka haline getirdim. İçine 8 tane sık iğne yaptım. İkinci sırada her sık iğneye 2 kez battım. Üçüncü sırada 1 çift, 1 tek sık iğne yaptım. Dördüncü sırada hep tek battım. Beşinci sırada 2 tek, 1 çift batarak devam ettim. Sonraki sıralarda 1 sıra tek tek; 1 sıra 2 tek, 2 çift battım. Başınıza ölçerek bu şekilde devam edin. Şapkanın tepesi istediğiniz büyüklüğe geldiğinde, tüm sık iğnelere tek batarak örün. Başınıza uygun ölçüye geldikten sonra 1 tek, 1 çift sık iğne yapın. 4 sıra hep tek batın. Sonra yine 1 tek, 1 çift batın. 4 sıra daha tek batarak örün. Benim gibi biraz daha geniş kenarlı bir şapka isterseniz, 1 sıra daha 1 tek, 1 çift batın. Sonra 2 sıra hep tek batın. Son sırayı da yengeç bacağı yaparak tamamlayın.

Yengeç bacağı denen teknik, ters sık iğne. Yani normalde sık iğneyi sağdan sola örerken, bu sefer soldan sağa örüyoruz. Tabii ki solaklar bu işlemin tam tersini yapacaklar :)) Böylece daha profesyonel bir görüntü elde ediyoruz. Denemek isteyenlere kolay gelsin...


17 Haziran 2015 Çarşamba

Kızımın Bolerosu Bitti...


Merhabalar! Bu, biraz geç kalmış bir yazı oldu. Şu an pek çok yerde deniz, güneş, kum mevsimi açıldı belki. Ama Ankara'da bizim yüzgeçlerimiz çıkmak üzere :) Bir bakıyorsunuz hava günlük güneşlik, sıcak. Sonra birdenbire bir rüzgar geliyor ve simsiyah bulutlar kaplıyor gökyüzünü. Eğer güneşe aldanıp şemsiyesiz çıktıysanız vay halinize... Gerçi bazen öyle hızlı yağıyor ki, şemsiye de fayda etmiyor. Bizim iki kez başımıza geldi, dün de kıl payı atlattık. Böylece ''iliklerine kadar ıslanmak'' sözünün anlamını gerçekten öğrenmiş olduk :))

Gelelim boleroya... Aslında bitireli bayağı oldu. Elimde uzun süre süründükten sonra, nihayet bitti derken, bir türlü fotoğraf çekemedim. Fotoğrafı çektim, buraya yazmak için fırsatım olmadı. Bu sabah herkes uyurken; araya bir şeyler girmeden oturup, yazayım dedim.




Bolero bu...Aralık ayında Sayın Zerrin Kaya, Derya'nın Dünyası'nda anlatmıştı. Oradaki, bebek boyuydu. Çok beğendiğim için 10 yaşındaki kızıma uyarlamaya çalıştım. Tabii elimdeki işleri bitirip de, ben buna başlayana kadar nisan geldi :)) Eh örmesi de bir o kadar sürdü desem yalan olmaz. 



Aslında örmesi kolay ve zevkli. Benim kızım biraz yapılı olduğu için yakadan 99 ilmekle başladım. Öyle olunca da bayağı bir genişledi ve örmesi zaman aldı. Eh bilek de sağlam olmayınca, yavaş yavaş ördüm. Artık seneye giyer ne yapalım... 



Boleronun desenli kısmı, kaydırmalı kahve çekirdeği örneği. Yani kahve çekirdeği örneği örüyorsunuz. Ama alt alta getirmiyorsunuz. Her seferinde kaydırıyorsunuz. Aslında buraya istediğiniz herhangi bir örneği yapabilirsiniz. Benim böyle hoşuma gittiği için değiştirmedim. Örneği biraz sıkı ördüm sanırım. Düz örgüyü biraz büzdüğü için, hafifçe ütüledim. Eğer ütüyü örgünün üzerine bastırmadan, biraz yukarıdan buhar verirseniz, örgünüz parlamıyor. Aklınızda bulunsun.



Eğer nasıl örüldüğünü merak ediyorsanız buraya  bakabilirsiniz. Dediğim gibi ben 10 yaşındaki kızıma göre büyüttüm. 99 ilmekle başlayıp, aynı mantıkla ördüm. Ama çocuğunuz ufak tefekse bu sayı fazla gelir.

Kahve çekirdeğinin nasıl örüldüğünü de buradan öğrenebilirsiniz. Örmek isteyenlere kolay gelsin...



9 Haziran 2015 Salı

Yağmur Arası Suluhan Ziyareti



Merhabalar! Bugünlerde Ankara'da hava bir küs bir barışık... Dün kızımın pikniği var demiştim. Evden çıkarken hava çok kapalıydı. Neredeyse yağmur yağacaktı. Sonra birden açtı. Sımsıcak ve güneşli bir gün oldu. Çocuklar doyasıya koşup, eğlendiler.

Bu sabah da hava nasıl güzeldi, güneşliydi... Kızımın ve eşimin de evde olmasını fırsat bilip, Suluhan'a gidelim dedik. O bölgenin tarihi yapısı çok hoşuma gidiyor. Aslında planımız Suluhan, Çıkrıkçılar Yokuşu ve biraz da Kale ziyaretiydi. Ama hava bizimle bir güzel dalga geçti :)

Önce Suluhan'a gittik. Tam çıkmak üzereyken bir yağmur bastırdı ki; burada planladığımızdan fazla oyalanmak zorunda kaldık. 






Tam yağmur dindi deyip birkaç adım attık ki; yağmur yeniden hızlandı. Planımızda yokken hale koştuk. Biraz da orada oyalandık. Eve dönmek üzere bir çıktık ki ne görelim...Bulutlar dağılmış, güneş açmış. Sanki az önce yağmur yağmamış. Hadi ver elini Çıkrıkçılar Yokuşu... Buralarda da fotoğraf çekmek istedim. Ama çok kalabalıktı. İnsanları rahatsız etmekten çekindim.  Burada da dolaşıp, istediğim birkaç kumaşı eşime aldırdıktan       ( yaşasın kötülük hi hi hi ) sonra yine yağmur geldi.

Haydaaa bu hava bizimle gerçekten dalga geçiyor galiba. Baktık bu sefer açacak gibi değil. En iyisi Kale ziyaretini başka bir sefere bırakıp eve dönmek dedik. Sonuçta bütün bu alanı yürüyerek dolaşıyorduk. Atladık bir otobüse, evimize döndük. İyi ki de öyle yapmışız. Çünkü bayağı ıslanacakmışız... 

8 Haziran 2015 Pazartesi

Pankek Yaptım



Merhabalar! Yine sizleri ihmal ettim biliyorum. Aslında size anlatacağım çok şey birikti. Ama bir türlü fırsat bulup da bilgisayarın başına oturamıyorum. 85 yaşındaki kayınvalidem geldi. Eşimin ikiz kardeşiyle dönüşümlü bakmaya çalışıyoruz. Ama sürenin pek eşit dağıldığını söyleyemeyeceğim. Terazi bizde biraz daha ağır basıyor...Hani çocuklarda iki yaş sendromu vardır ya ... Şimdi kayınvalidemle bunu yaşıyoruz. Eşimle gecemiz gündüzümüz birbirine karıştı. Hiçbir şekilde memnun edemiyoruz. Zaten huysuzdu, iyice kötüleşti. Bunları şikayet etmek için yazmıyorum. Yanlış anlaşılmasın. Biz o kadar yaşarsak ne halde olacağımızı bilemiyorum. Bu durum ve benim doktor işlerim üst üste gelince buralara pek uğrayamadım.

Bu uzun girişten sonra gelelim konumuza...Televizyonda Güzel Köylü diye bir dizi var. İzleyenler bilir. Son bölümlerde bir pankek sevdasıdır gidiyor. Kızımla eşim de orada görünce, şundan yapsan da yesek dediler. Sık sık krep ( biz akıtma deriz ) yaparım, ama hiç pankek yapmamıştım. Hemen açtım bilgisayarı tarif aramaya başladım. Aklıma yatan bir tarifi denedim ve sonuç böyle oldu...



Bizimkiler arasına meyve istemediler. Biz de reçel ve şokellayla denedik.


Ama en çok şokellalısı sevildi.



Hatta o kadar sevdiler ki; artık akıtma yerine bize hep bundan yap dediler. Ben tarifi buradan aldım. Emeğe saygı deyip, sizi oraya yönlendirmek istedim. 

Bu gün kızımın okul pikniği var. Ankara'da son zamanlarda sürekli ve şiddetli yağmur yağıyor. Yine hava kapalı. Yağmur geliyorum diyor. Ama kızım bu yıl ilkokuldan mezun oluyor. Onu bundan mahrum etmek istemiyorum. Yağmur ve piknik... Bakalım nasıl olacak. Umarım hevesleri kursaklarında kalmaz. Şimdi gidip hazırlanmamız gerek. Sizi bilgilendiririm. Güzel bir hafta olması dileğiyle...

Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...