20 Ocak 2018 Cumartesi

Açıklamalı Nako Kartanesi Bere



Merhabalar! Umarım, güzel bir cumartesi geçiriyorsunuzdur. Ankara'da hava soğuk, fakat güneşli. İnsanın evde oturası gelmiyor. Bugünlerde buraya fazla uğrayamadım, ama nasıl akşam oluyor anlamıyorum. 

Diyetisyenimin önerisiyle pilatese başladım. Haftada üç akşam oraya gidiyorum. Gündüzleri de, her gün 1 saat yürüyorum. Yemekti, evin ve evdekilerin gönüllerini almaktı derken, kendimi yatağa nasıl attığımı bilmiyorum...



Kendimi kanepeye attığım anlarda da elime ya örgümü, ya kitabımı alıyorum. Bilgisayarı hala yaptıramadım. O yüzden masa başında kullanmak zorundayım. Bu yorgunlukla da pek gözüm yemiyor doğrusu. Kanepede sıcacık battaniyemin altında oturmak daha cazip geliyor. Ayyy, çenem düştü yine...

İşte geçen hafta biten berem...



Ben Nako Kartanesini çok sevdim, bu rengine ise bayıldım... Bu, çok basit bir bere. Yeni örgü öğrenenler bile kolayca örebilir. İp o kadar gösterişli ki, model yapmaya gerek duymadım. 40 cm'lik 6 numaralı misinalı şişle ördüm. Eğer normal şişle örmek isterseniz, 2 ilmek fazla atın. Bu bereyi 14 yaşındaki kızım için ördüm, ama bana da gayet rahat oluyor. 62 ilmek başlayarak, 8 cm iki ters, iki düz lastik ördüm. Ben berede kalın lastik seviyorum, siz isterseniz daha kısa yapabilirsiniz. Sonra 3 ilmek düz örüp, 4. ilmekten bir ilmek daha çıkarttım. (Bir gün fotoğraflarla anlatmaya çalışırım, ama internette bu konuda pek çok video var.) Sıra sonuna kadar, 3 ilmek düz, 4. ilmeği iki ilmek yaparak ördüm. Böylece beremiz biraz genişlemiş oldu. Bereyi, lastikten sonra 16 cm örerek tamamladım. Berenin tamamı 22 cm oldu. Yalnız, bere bitmeden önceki dört sırada her iki ilmeği birlikte örerek eksiltme yaptım. Dört sıra boyunca bunu yapınca berede 5 - 6 ilmek kaldı. Bu 10 - 11 ilmek de olabilir. Sonra ipimi uzunca bir şekilde kesip, iğneye geçirdim. İlmeklerin içinden geçirerek berenin tepesini iyice büzdüm ve sağlamlaşması için tersinden diktim.


En son da bu şirin ponponu dikerek bereyi bitirdim...

Bu da berenin önden görünüşü... Biraz flu çekmişim, kusuruma bakmayın artık :))



Bere gerçekten çok basit, örmesi de, kullanması da keyifli... Bu fotoğrafları annemin geldiği gün çekmiştim. Aşağıdaki fotoğraftaki mamaları da, o gelecek diye yaptım. Ama ben yemedim tabii ki... Artık 3,5 ay oldu ve ben bu düzene uyum sağladım. 



Yalnız bunu yazmadan duramayacağım; bu, Pakmaya'nın Kafkas Çöreği karışımı. Paketten sadece maya ve baharat karışımı çıkıyor. Diğer malzemeleri paketteki tarife göre siz ekliyorsunuz. Çörek pişerken, evi öyle bir koku sardı ki... Aslında sadece evi değil, apartmanı da sarmış o koku... Annem eve girince, ay bu koku sizden mi geliyordu, bütün apartman kokuyor dedi... Ben yemedim dedim, ama bu bir çimdik kopartıp, tatmadığım anlamına gelmiyor :) Böyle durumlarda kendime işkence yapmıyorum. Bir çimdik ya da çatalın ucuyla tadıyorum. Eğer, baharatlı, tatlıyla tuzlu karışık tatlardan hoşlanıyorsanız bir deneyin derim... Bereyi de örmek isterseniz, şimdiden kolay gelsin... 

9 Ocak 2018 Salı

Baktüs Şal Ördüm



Merhabalar! Sonunda örgülerime kavuştum. Yavaş yavaş örüyorum, ama örüyorum. Benden mutlusu yok artık...

Kasım ayında, sevgili ayselceörgüler baktüs şal örme etkinliği başlatmıştı. Ben ancak aralık ayında katılabildim ve dün bitirebildim. Fotoğraf çekimi de bugüne kaldı... Yani 2018'de biten ilk işim, bu şal oldu.



Ben Nako Vals ile ördüm. Evdeki iplerimin arasından seçmiştim. Boyunda duruşu çok rahat oldu. Ama kalın bir iple ördüğünüzde daha çabuk bitirme ihtimaliniz var tabii..



Ben şalı bitirebilmek için 344 ilmeğe erişmek zorunda kaldım. Çok keyifle ördüm tabii. Ama malum, bilekler sorunlu... Bu kadar çok ilmek olunca yavaş yavaş örmem gerekti. Dolayısıyla da, aralıkta başlayıp, ocakta bitirdim :))



Şalımı o kadar çok sevdim ki; Fotoğraf çekmeye doyamadım. Bir de size kalp göndereyim dedim :)



Eğer siz de bu şaldan örmek isterseniz Ayselciğim burada, oyasını da burada çok güzel tarif etmiş. Ben de onun tarifiyle çok rahat bir şekilde ördüm. Bunca yıldır hiç baktüs şal örmemiştim. Kısmet bugüneymiş. Ayselciğim, tarif için de, etkinlik için de çok teşekkür ederim. Sayende ilk baktüs şalımı örmüş oldum. Bakarsın arkası gelir...

2 Ocak 2018 Salı

Kar Taneleri - John Green - Maureen Johnson - Lauren Myracle


Merhabalar! Umarım yeni yılın ilk günleri güzel geçiyordur. Benim bu iki günüm kitap okuyarak, örgü örerek ve sporumu evde yaparak geçti. Daha da geç olmadan, geçen ay yetiştiremediğim yazılarımı yazmak istiyorum. Kitapları okuyorum, ama hiçbir zaman buraya zamanında yazamıyorum. Aslında bu kötü oluyor. Çünkü kendimi yeni başladığım kitabın akışına kaptırınca, çoğu zaman diğer kitabın duygusu bana uzak kalıyor. Lafı fazla uzatmadan kitaba geçeyim...


Kar taneleri, yılbaşında geçen üç ayrı öyküden oluşuyor. Üç ayrı yazar tarafından yazılmış olmalarına rağmen, hepsi de birbiriyle bütünlük içinde.

Birinci hikaye, Maureen Johnson tarafından yazılmış. Kitabın baş kahramanı Jübile adında bir genç kız. Noelde ailesi hapse girince Florida'ya büyükannesinin yanına gitmek zorunda kalır. Ancak, bindiği tren kar fırtınası yüzünden Gracetown Kasabası yakınında yolda kalır. Böylece Jübilenin macerası başlar...

İkinci hikaye ise, John Green tarafından yazılmış. Aynı trendeki bir grup ponpon kız, kasaba yakınındaki bir kafeteryaya ulaşmayı başarır. Kafeteryada çalışan gençler, kasabadaki okul arkadaşları olan üç kafadarı da oraya çağırır. Bu arada, gençlerin hepsinin kız mı erkek mi olduğu konusu başlangıçta biraz akıl karıştırıyor. Jp, Dük ve Tobin de ponpon kızları görmek için kafeteryaya varma çabalarında sınır tanımazlar...

Üçüncü hikayeyi Lauren Myracle yazmış. Bu bölümde de Addie'nin hikayesini okuyoruz. Addie, erkek arkadaşı Jeb'den ayrıldığı için çok üzgündür. Onu teselli etmek de arkadaşları Dorrie ve Tegan'a düşer. Addie arkadaşları tarafından bencillikle suçlanan biridir. Çoğu zaman öyle davrandığı da doğrudur. Ama Addie, bu yıl her şeyi yoluna koymaya kararlıdır...


ARKA KAPAK

Son 50 Yılın En Feci Kar Fırtınası...
Kara Kışın Ortasında,
Üç Romantik Aşk Masalı!


Gracetown tam da yılbaşına günler kala kara gömülmüştür. Ancak
zorlu hava koşulları, can sıkıcı bir durum olmanın da ötesine geçer.
Her şeyden habersiz bir kız, fırtına yüzünden yolda kalan treninden
dışarı adım attığı anda hayat değiştirecek, kaçınılmaz olaylar
silsilesini de tetikler.

Çok geçmeden, aşırı enerjik on dört ponpon kız kasabanın
kafelerinden birine hücum eder. Dük'ün sinema gecesi onur
meselesine dönüşen bir görevle sevimsizce bölünür ve aşk acısıyla
kıvranan bir genç kız, minicik bir evcil hayvanın kaderinde çok
önemli bir rol oynar.

Üç hikaye bir araya gelirken yabancıların yolları kesişecek ve aşk
filizlenirken herkesin yüreği ısınacaktır...

Dokunaklı, yeni yıl kutlamalarının heyecanıyla dolu ve komik...
Günümüzün çoksatan üç yazarından başka ne beklenirdi ki zaten?





Üç yazarı da ilk kez okudum. Açıkçası, kitap bana arka kapakta yazdığı gibi eğlenceli gelmedi. Sanırım daha genç bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. Zaten karakterler de 16 - 17 yaş aralığında. Belki bu yüzden, belki kitabın dili yüzünden, kitapla frekanslarımız tutmadı. Kitapları yarım bırakmak gibi bir alışkanlığım olmadığı için okuyup, bitirdim. Tabii bu göreceli bir kavram. Benim beğenmediğim bir kitaba başkaları bayılabilir. Bu yüzden kötü demek yanlış olur...

Şu anda elimde Debbie Macomber'ın Bay Mucize'si var. Bu kitap bana çok daha sıcak geldi. Aslında Bay Mucize de aralık hedefimdeydi. Ama Kar Taneleri'ni okumakta zorlandığım için, Bay Mucize ocak ayına sarktı... Onu da en kısa zamanda bitirmeyi hedefliyorum. Çünkü, bu yıl daha çok kitap okumak istiyorum. Hepinize keyifli okumalar diliyorum...





Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...