30 Mart 2016 Çarşamba

İyi ki Geldin - Debbie Macomber


Merhabalar! Kitabı bitireli epey oldu aslında. Ama bir türlü oturup, yazamadım. Hatta fotoğraftaki örgü bile, kızıma bere oldu çoktan... Olaylar malum, içimden gelmedi yazmak. Sonra da başka yazılar girdi araya. Artık oturup da yazayım dedim.

Debbie Macomber en sevdiğim yazarlardan birisidir. Küçük Mucizeler Dükkanı serisini de çok severek okuyorum. Bu kitabı yeni çıktığı zaman almıştım. Ama bir türlü okumak istemedim. Serinin Türkiye'de yayımlanan son kitabıydı. Hemen okuyup, bitirirsem dostlarımla vedalaşacakmışım gibi geldi. Ama şimdi bir kitap daha yayımlandı. En kısa zamanda onu da alacağım.




Kitaba dönecek olursak; yeni karakterlerin yanında, eski karakterlerden de haber alıyoruz. Kitabın konusundan kısaca söz etmek istiyorum. Libby Morgan büyük bir hukuk firmasında çalışan, iyi bir avukat. O kadar çok çalışıyor ki, firmaya ortak olmasının an meselesi olduğunu düşünüyor. Ancak ortak olmak şöyle dursun, işten çıkartıldığını öğreniyor. O güne kadar, bu ortaklık için tüm hayatını ertelemiş olması Libby'i mahvediyor. Arkadaşının aracılığıyla Bir Yumak Mutluluk'a gidiyor ve örgü örmeye başlıyor. Dükkanın sahibi Lydia ile arkadaşlık kuruyor.  Hayatını yeniden kurmaya çalışıyor. Bu sırada Lydia'nın kızı Casey ve Casey'in arkadaşı Ava ile tanışıyor. Kitabın konusunu daha fazla anlatmak istemiyorum. Yalnızca, klasik Debbie Macomber romanı olduğunu bilin yeter...




ARKA KAPAK


Libby Morgan'ın yıllardır tek bir hayali vardır: Büyük iş yükü altında çalıştığı hukuk firmasına ortak olmak. Kariyeri için arkadaşları, evliliği ve aile kurma şansı da dahil olmak üzere her şeyden feragat etmiştir. Patronu onu ofisine çağırdığında, Libby en sonunda güzel haberi alacağını zanneder, fakat sarsıcı gerçek onu beklemektedir: İşten çıkarılmıştır ve tüm hayatını yeni baştan kurmak zorundadır... Hem de hiç vakit kaybetmeden. 

Bütün uğraşlarına rağmen iş bulamayınca Libby eski arkadaşlarıyla tekrar bağlantı kurar ve öğleden sonralarını da sıcacık bir yüncü dükkanı olan Bir Yumak Mutluluk'ta geçirmeye başlar. Burada dükkanın iyi huylu sahibi Lydia, Lydia'nın çocukluktan yeni çıkmış olan enerjik kızı Casey ve Casey'in en iyi arkadaşı olan Ava'yla yakın bir ilişki kurar. Utangaç ama sıkıntılı bir kız olan Ava, Libby'nin geleceğini şaşırtıcı ve köklü bir şekilde yeniden biçimlendirecektir.

Bir yumak Mutluluk'un ikinci yuvası - buradaki kadınların da ikinci ailesi - olmasıyla birlikte, Libby sahip olduğu bu yeni hayattan büyük bir zevk almaya başlar. Hatta, onun için mükemmel bir seçenek olarak görünen etkileyici ve yakışıklı bir doktorla romantizm yaşamak için gereken zamanı bile bulur. Ama olaylar gelişirken, Libby çok sevdiği yeni yaşamını sonsuza kadar değiştirebilecek bir tercih yapmak zorunda kalır.

Sımsıcak bir anlatımı ve zengin dokunmuş bir kumaşı olan İyi ki Geldin, yeni başlangıçların vaadi ve dostluğun ve aşkın sonsuz keyifleriyle dolu bir roman.




Sanırım arka kapakta, benden daha çok detay vermişler :)  Ama okumayanları da düşünerek, dikkatli davranmaya çalışıyorum ne yapayım... Sonuç olarak romanın konusu hakkında, küllerinden doğma hikayesi diyebiliriz. Debbie Macomber hayranlarının seveceği bir kitaptı. Hepinize keyifli okumalar diliyorum...

28 Mart 2016 Pazartesi

Hafta Sonu Gobit Ekmeği Yaptım


Merhabalar! Ankara'ya kış geri geldi. Hava çok soğuk ve ara ara kar atıştırıyor. Böyle olunca da, insan evde uğraşacak bir şeyler arıyor. Zaten hafta sonları, bizim evde hamur işi günüdür. İnternette bu tarifi bulunca denemek istedim. En azından börek,çöreğe göre daha masum bir şey değil mi? Aslında benim bir ekmek makinem var. Evde ekmek yapacağım zaman onu kullanıyorum. Ama gobit ekmeği makinede yapmaya uygun değil. O nedenle, ben de elde yaptım. Tarifi Nefis Yemek Tarifleri Sitesi'nden aldım. Merak edenler siteyi incelesinler lütfen...

Ben orada verilen ölçüleri aynen yazacağım. Ancak bu ölçülerle yapınca, benim hamurum ele avuca gelmeyen, sıvı bir karışım oldu. Sonrasında hamuru toparlayabilmek için, neredeyse 1 kg un daha koymak zorunda kaldım. Böyle olunca da, o içi boş görünümü elde edemedim. Ancak yine de tıkız olmadılar. Ve gayet lezzetliydi. Ölçü tam olarak verilince, makinedeki mantıkla önce sıvıları, sonra katıları ekleyerek yoğurdum. Bir dahaki sefere tüm malzemeyi koyup; suyu yavaş yavaş ekleyeceğim.  



MALZEMELER  :

1 kg. un ( Ben Katmer un kullandım )
10 gr. yaş maya ( Ben instant maya kullandım )
3 çorba kaşığı ekşimiş, sulu yoğurt ( Ben yoğurdu bir gün önce yapmıştım. Yani ekşi değildi. )
Yarım çay bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tuz
4-5 su bardağı ılık su ( Dediğim gibi benim hamurum çok cıvık oldu.)

ÜZERİ İÇİN  :

2 yemek kaşığı yoğurt
1/2 çay bardağı ılık süt

YAPILIŞI  :

Tüm malzemeyi yaklaşık 10-15 dakika kadar yoğuruyorsunuz. Üzerini örterek, ılık bir ortamda 1 saat mayalanmasını bekliyorsunuz. Tekrar yoğurduktan sonra, yumurta büyüklüğünde ( benim hamurum çok olunca daha büyük bezeler yaptım ) bezeler yapıp, üzerini örtüyorsunuz ve yarım saat daha bekliyorsunuz. Sonra bezeleri un yardımıyla 2 cm kalınlığında açıp, fırın kağıdı yayılmış tepsiye diziyorsunuz. Üzerine yoğurtlu, süt karışımını sürüp; tepside 10 dakika dinlendiriyorsunuz. Bu arada fırınınızı 200 dereceye getirip ısınmasını sağlamayı unutmayın. Çünkü ekmekleri sıcak fırına vermeniz gerekiyor. Ekmekleri fırına verdikten sonra, üzerleri kızarıncaya kadar pişirin. Tarifte çok kızarırsa, sertleştiği yazıyordu.


Biraz maceralı da olsa, biz çok beğenerek tükettik. Bir de anladığım kadarıyla merdane değirmeden, elle açınca daha iyi kabarıyormuş sanırım. Artık bir dahaki sefere öyle deneyeceğim.


Denemek isteyenlere kolay gelsin. Orijinal tarifi de gözden geçirin derim. Belki benim gözümden kaçan bir şey olmuştur. Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle...

25 Mart 2016 Cuma

Çocuklar Hepimizin - 23 Nisan Lösev İçin Oyuncak Etkinliği


Merhabalar! Bugün size Bulut Gölgesi Bloğunun sahibi Tülin Hanım'ın öncülük ettiği bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Ben aşağıya O'nun yazısını olduğu gibi kopyala yapıştır yaptım. Ama verdiği linklere ulaşmak için lütfen, Tülin Hanım'ın Bloğunu ziyaret edin. Eğer ilginizi çeker de katılırsanız, lösemili miniklere umut olacaksınız. Yardımlarınızı bekliyoruz...

Çocuklar Hepimizin - 23 Nisan Lösev İçin Oyuncak Etkinliği



                                                  (Ravelry )



Ankara'nın bu kara günlerinde ruhum daralıp, canım hiç bir şey yapmak istemezken, 
dün yorumların içinde, " beni arar mısınız" diyen Türkan Hanım'a rastladım.

Türkan Hanım ile daha önce SERÇEV için yazıştığımızı hatırlıyorum. 
Bir de çok marifetli bir hanım olduğunu.

Aradım, bir süre konuştuk ve birkaç dakikada kendimi bir etkinliğin içinde buldum.
Bu da bizim savaşçı çocuklarımızın kısmeti demek ki.

Aslında bu sene  yeni yıl balosu yapamadığımız Serebral Palsi li çocuklarımız için bekliyordum.  Belki dernek 23 Nisan da bir şeyler düzenler, orada hediye dağıtırım diye.

Dikiş sevenlerin kendi aralarında " hadi elbise dikelim, hadi çanta..." gibi sevimli etkinlikleri arasında Türkan Hanım, oyuncak dikmeyi düşünmüş.
Hazırlanan oyuncakların nereye verileceği konusunda da ben aklına gelmişim.
 (Bu gibi vesileler ile akla gelmek ne güzel :))


İşte başladık!
Hadi örelim, dikelim ve hatta yanlarına birer hikaye, boyama kitabı katalım.


                                                              ( Ravelry )
Düşüncesi bile benim içimi aydınlattı.


Elele tutuşup umuda, sevgiye, kardeşliğe yürüyelim.
Kalbimize yerleştirilmeye çalışılan kine, düşmanlığa kadınca bir cevap verelim.

Çünkü;

" ÇOCUKLAR HEPİMİZİN "

*********

* Son gönderi tarihi 18 Nisan.
* Adres, yine ben :)
* 21 Nisan -Perşembe günü hediyelerimizi Lösev'e teslim etmeyi planlıyorum.
* Ankara da yaşayan ya da o gün yolu Ankara ya düşen dostlarla birlikte 
bir de toplantı olsa diyorum.

Ne dersiniz?

Nakdi bağışlarınız için adres Lösev elbette :)


                                                            ( Ravelry )

İzninizle  bu yazıyı okuyanlardan küçücük bir de ricam var.

Sizler katılsanız ya da katılamasanızda,
  kullandığınız sosyal paylaşım sitelerinde lütfen bu etkinliği duyurabilir misiniz?

http://bulutgolgesi.blogspot.com.tr/2016/03/cocuklar-hepimizin-23-nisan-losev-icin.html

Yazının linki işye bu. Hazır :)
Kopyalayıp yapıştırın sadece diye.

Ne deniyor hadislerimizden birinde;

Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

(Tirmizî )


******
Sevgimle.

tlnbozkoyunlu66@gmail.com

adresine yazdığınızda gönderi adresi size gelecektir. 

24 Mart 2016 Perşembe

Cumartesi Günü Eskişehir'deydik



Merhabalar! Hayat akıp geçiyor. Ölümler oluyor, doğumlar oluyor, düğünler oluyor. Ülkemizde olup bitenler hepimizi derinden etkiliyor. Bu nedenle kaç zamandır buralara uğramıyordum. Ama insan yazınca, kendisini daha iyi hissediyor. 

Daha önce yengem ve arkadaşı Ayşe Hanım'ın Eskişehir'de taş bebek sergisi açtığını yazmıştım. Biz de geçtiğimiz cumartesi Eskişehir'e, sergiyi görmeye gittik. Daha önce Eskişehir'e gitmemiştim. Ne yazık ki, zamanımız kısıtlı olduğu için gezme fırsatı bulamadım.Zaten hava çok kötüydü. Üzerine de, İstanbul'daki patlama moralimizi bayağı bozdu. Kuzenim orada oturduğu için, yengemin bir ayağı Eskişehir'de. Bizi daha sonra gezdirme sözü verdi. 

Sergi gayet güzel geçmiş. Biz de hayran kaldık. Sayelerinde çok güzel bir gün geçirdik. Sergiden çıkınca da kuzenimle, nişanlısı bizi çok güzel ağırladılar. Hepsine tek tek teşekkür ediyorum. Sizleri sergiden birkaç fotoğrafla baş başa bırakmak istiyorum. Ama tüm fotoğrafları yayınlamayacağım. Özellikle de sergi sırasında Ayşe Hanım'dan izin almayı unuttuğum için, O'nun eserlerini yayınlamıyorum. Arada gözümden kaçanlar olduysa beni affetsin lütfen. Ayrıca başka sergiler de açmayı düşünüyorlar. Sürprizi kaçmasın değil mi?






Çok güzel tablolar da vardı. Hatta aşağıda, papatyanın yanında kırmızı balon olan tablo artık benim :)




En kısa zamanda Ankara'da da bir sergi bekliyoruz sizden. Biz bakmaya doyamadık. Başarılarınızın devamını diliyorum. Yolunuz açık olsun...

18 Mart 2016 Cuma

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü Kutlu Olsun



Merhabalar! Ülkemizde yaşanan sorunlardan dolayı, bu hafta yayın yapmamaya karar vermiştim. Ancak, böyle bir günü atlamak istemedim. O günün koşullarında düşmanı dize getiren şehitlerimize minnettarız. Bugün ise içim öyle dolu ki... Söylemek istediklerimin ancak küçük bir kısmını yazabileceğim. Ülkemin her tarafı yangın yerine çevrilmeye çalışılıyor. Ama biz Türkler ne zaman boyun eğdik ki, şimdi eğelim.  Boş hayallerin peşinden koşmayın...


Aslında içimde tuttuğum şeyleri aşağıdaki video çok güzel anlatıyor. Bu video geçen yıl, Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümünde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından hazırlanmış. Youtube'de görüp de, izleyince çok duygulandım. Umarım buradan paylaşmam sorun teşkil etmez. 


Şimdi sizi videoyla baş başa bırakıyorum. Geçmişten günümüze, tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun...  












14 Mart 2016 Pazartesi

Ankara Kara Kapkara...




Gece kara... Gün kara... Gökyüzü kara... Ankara kapkara... Artık söyleyecek söz, yazacak kelime bulamıyorum. Bugün Ankara ağlıyor. Gökyüzü ağlıyor. Türkiye ağlıyor... Başımız sağ olsun...

12 Mart 2016 Cumartesi

Eskişehir'de Taş Bebek Sergisi Açılıyor


Merhabalar! Yengem Şule Karal, çok güzel taş bebekler yapıyor. Bir yıldan uzun süredir de bu sergi için çalışıyor. Kendisi genellikle, yöresel kıyafetli bebekler yapmayı tercih ediyor. Taş bebek deyince, ne var bunda demeyin. Ben çalışma aşamasına biraz şahit oldum. İnanın, gerçekten çok uğraştırıcı bir süreç. Serginin yerini ve zamanını yazmadan önce birkaç fotoğraf yayınlamak istiyorum. Fotoğrafların kusuruna bakmayın. Ziyaretine giderken fotoğraf makinemi unutmuşum, cep telefonuyla çektim. Fotoğraflar pek iyi çıkmamış. Eğer Eskişehir'de ya da yakınlarında yaşıyorsanız gidip, orijinallerini  görebilirsiniz. Bunlar çok, çok küçük bir kısmı...








Bebeklerin üzerinde kesinlikle kumaş yok. Gördüğünüz elbiselerin hepsi hamurdan yapılma. O hamurları incecik açıyor, kurutuyor, boyuyor. Bazen de hamurun üzerine işlemeler yapıyor. Sonra da bebeklerin üzerine göre biçip, yapıştırıyor. Tabii böyle, bir çırpıda anlattığım gibi olmuyor bu iş. Her aşamada kurumasını beklemek gerekiyor. Bir bebek, yaklaşık 15 günde bitiyor. Ayrıca her yörenin kıyafetini araştırarak, aslına en uygun şekilde yapmaya çalıştı. Yani hiçbir şey uydurma değil. Hepsi aslına uygun yapıldı. Sonuçta da  bu sergiyi açmaya karar verdi.

Sergide ayrıca buna benzer tablolar ve taş kolyeler de bulacaksınız...



Yengemi ziyaret ettiğimde henüz davetiyeler basılmamıştı. Ben de bu fotoğrafı O'nun facebook sayfasından aldım :))



SERGİ ŞULE KARAL ve AYŞE ARDALI'nın eserlerinden oluşuyor.

SERGİ TARİHİ : 15 - 20 Mart 2016
SERGİ ADI        : '' TAŞ BEBEKLERİMİZ VE TAŞTAN YAPABİLDİKLERİMİZ ''                                                TAŞ BEBEK SERGİSİ.
AÇILIŞ               : 15 MART 2016 SALI SAAT : 17.00

YER                    : TEPEBAŞI BELEDİYESİ ATİLLA ÖZER KARİKATÜRLÜ EV
                              ( SANAT  EVİ ) ESKİŞEHİR

Gelip, görmek isteyen herkesi bekliyoruz...

11 Mart 2016 Cuma

Açıklamalı Rengarenk Bere


Merhabalar! Örgüye verdiğim uzunca bir aradan sonra, yine bir bere tarifiyle karşınızdayım. Geçen yıl kızıma ördüğüm elbiseden ipim artmıştı. Ben de bere öreyim dedim. Bu sefer değişiklik olsun diye tunus işi yapmak istedim. Tunus işinin acemisiyim. Bu teknikle ilk ve tek ördüğüm şey, yan sütunda gördüğünüz bere. Tığ işi bileğime iyi gelmiyor. O yüzden genellikle şişle örmeyi tercih ediyorum. Yaklaşık bir karış kadar tunus şişiyle örmüştüm ki; benim bilek iflas etti. Bir ay kadar elime örgü alamadım. Biliyorum, devam etsem yine aynı şey olacak. Ben de söküp, aynı modeli şişle öreyim dedim. İşte berem bu...




İnternette benzerlerini görüyorum. Hatta Derya Baykal, Murat Boz beresi olarak anlatmıştı bu modeli. Ben de ona benzer bir şekilde yaptım. İpim Nako Vals. Orta kalınlıkta bir ip. Ben bu rengine bayılıyorum. 4 numaralı şişle 80 ilmek attım. 18 sıra 2 düz, 2 ters ördüm. Örneğe geçerken 4,5 numaralı şişle, aralıklarla 10 ilmek artırdım. Delik olmaması için, artırdığım ilmekleri döndürerek ördüm. Aslında bir ara bunu da fotoğraflasam iyi olacak. Böylece 90 ilmeğim oldu. 5 sıra ters, 5 sıra düz ördükten sonra 10 ilmek daha artırdım. Yine 5 sıra ters, 5 sıra düz ördükten sonra 10 ilmek daha artırdım. Eğer daha kalın iple örüyorsanız, bu son artırmaya gerek yok. Ben istediğim dökümü almak için öyle yaptım. Böylece 110 ilmeğim oldu. 24 tane ters ve yüz şerit ördüm. 25. ye geçerken ip geçirebilmek için aralıklarla ajur yaptım. Son kez 5 sıra ters örüp, bitirdim. Sonra ipi iki kat yaparak uzunca bir zincir çektim. Bereye geçirip, büzdükten sonra iki tane de ponpon yaptım. Ama ponponlar ağırlık yapıp; örneği aşağıya çekince, berenin biraz fazla uzun olduğunu fark ettim. Kızım bu haliyle de sevdi. Ama ilk fırsatta biraz sökmeyi düşünüyorum. Bence bereyi 20. şeritte bitirmek daha iyi olacak. Siz ne dersiniz? Örmek isteyenlere kolay gelsin...

8 Mart 2016 Salı

Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun


Merhabalar! Yine tek bir günle sınırlı kalmaması gereken bir konu... Kadınlar... Kadınlar anadır, eştir, kardeştir, abladır... 

Geçmişte bazı kavimler kadını bereketin simgesi olarak görmüş; bazılarıysa insan yerine bile koymadan, diri diri toprağa gömmüş. Ne yazık ki, günümüzde de pek değişen bir şey yok. Aslında Kadınlar Günü'nün, hangi acı olayı anmak için kutlandığını pek çoğunuz biliyorsunuz. Bilmeyenler de Google'dan bakıp öğrenebilirler. Kısaca, emeklerinin karşılığını almak isterken ölen kadınlar olduğunu hatırlatayım.

Çalışan, evde oturan, okumuş, okumamış hiç fark etmiyor. Kadınlar şiddet görüyor, aşağılanıyor, çocuk yaşta evlendiriliyor, öldürülüyor... Gece sokakta ne işi vardı diye, ya da töre diye öldürülüyor. Beyler, uyanın artık! İtip kaktığınız bu kadınlar sizin anneniz, kardeşiniz, eşiniz...

Burada biz kadınlara çok iş düşüyor. Hanımlar, lütfen oğullarınızı yetiştirirken kadınla erkeğin yan yana durması gerektiğini öğretin onlara. Ev işlerine yardım ettiklerinde incilerinin dökülmeyeceğini, kadınlara nazik davrandıklarında daha mutlu olacaklarını öğretin onlara. Zorba değil, anlayışlı olmayı öğretin... Namusun beyinde olduğunu, bir kadın tek başına sokağa çıkıyorsa, başka bir neden aramamasını öğretin... Başı açık ve makyajlı bir kadının en az kapalı bir kadın kadar namuslu olduğunu öğretin... Ya da başı kapalı bir kadının da sokakta rahatça dolaşabilmesi gerektiğini öğretin. Kimseyi kılığı, kıyafeti, düşünce tarzı yüzünden yargılamamayı öğretin... Gördüğünüz gibi, toplumun şekillenmesinde biz kadınların rolü çok büyük. Biz dünyaya başka bir pencereden bakabilirsek, dünya da bizi farklı bir şekilde görecektir.


Biz Türk Kadınları Kurtuluş Savaşı sırasında erkeklerle omuz omuza savaştık. Atatürk bizleri hep en iyi yerlerde görmek istedi. Sosyal ve siyasi haklarımızı biz istemeden; dahası, pek çok demokratik ülkeden çok daha önce verdi. Bunları yazmamın ve bu fotoğrafı kullanmamın bir amacı var. Geçen gün kızımın ödevi için araştırma yaparken bir öyküye rastladım. Kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.

17 Mart 1923'te Atatürk Tarsus'a gitmiş. Her yerde olduğu gibi, burada da büyük bir coşkuyla karşılanmış. O sırada çete giysili bir kadın, Atatürk'ün önünde yere kapanarak; bastığın toprağa kurban olayım Paşam demiş. Atatürk kadını kolundan tutup, ayağa kaldırmaya çalışırken; O'nun Kurtuluş Savaşı'nda savaşan Adile Onbaşı olduğunu öğrenmiş. İşte o zaman, '' Ey kahraman ve şanlı Türk Kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın! '' demiş. Bu sözün üzerine daha ne yazılabilir bilmiyorum. Kadınlar günümüz kutlu olsun...

4 Mart 2016 Cuma

Kocan Kadar Konuş - İzledim



Gri ve yağmurlu bir Ankara öğleden sonrasından merhabalar! Uzun zamandır izlediğim filmlerden söz etmemiştim. Bu ara biraz film izlemeye çalışıyorum. Aslında kitabını okuduğum filmleri izlemekten hoşlanmıyorum. Hele ki, okurken bu kadar eğlendiğim bir kitabın filmini izlemeyi hiç istemedim. Kitaba göre bir şeyler eksik kalmış gibi geliyor bana. Ama bu sefer öyle olmadı... Eğer kitap hakkındaki fikrimi okumak isterseniz tık tık...



Geçenlerde annemi aradım. Baktım arkadan kahkaha sesleri geliyor. O da telefonu kapatmak için kıvranıyor. Hayırdır dedim, ne oluyor orada? Meğer annem, kardeşim, teyzem toplanmış Kocan Kadar Konuş'u izliyorlarmış. Ben Onlar'a bayağı uzak oturuyorum. Hadi deyince de gitme şansım yok tabii. Çok gülüyoruz mutlaka izle dediler. Ben de gittim aldım filmi. Evet gerçekten, en az kitap kadar komikti. Yazılanlar beyaz perdeye çok güzel aktarılmıştı. Oyuncuları zaten konuşmaya bile gerek yok. Hepsi birbirinden usta sanatçılar. Eğer hala izlemediyseniz, mutlaka izleyin derim. Eğer benim gibi kitabı okuduğunuz için izlemeyi tercih etmiyorsanız, Efsun ve ailesini bir de bu şekilde tanıyın bence. Kahkaha garanti :)) Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum...

2 Mart 2016 Çarşamba

Yün Alışverişim



Merhabalar! Bugün hava yine çok güzel. Bu mevsimde hava böyle olunca insan da kendisini daha iyi hissediyor tabii... Ben yılbaşından beri griple uğraştım. Tam iyileştim derken, yeniden yakalandım. Tabii bunda, benim bağışıklık sistemimle ilgili rahatsızlığımın rolü büyük. İşimden de bu yüzden ayrılmıştım. Stres ve yorgunluktan uzak durmam gerekiyor. Ama beni takip edenler bilirler, çok yaşlı ve bakıma muhtaç bir kayınvalidem var. 2014 yazında önce bacağı, bir ay sonra da kalçası kırıldı. O zamandan beri de tüm yük, eşimle benim üzerimde. Eşimin ikiz kardeşi ve eşi de son bir yıldır biraz destek oluyor. Ama tüm sorumluluk genellikle bizim üzerimizde. Bu durum da benim rahatsızlığımı tetikledi yine. Bunları şikayet etmek için anlatmıyorum. Sadece üç aydır Kızılay'a gitmediğimi fark ettim. Oysa Kızılay'a gidip, yüncülerde gezmek ve tabii bol bol yün almak beni çok rahatlatan bir şey :)) 

İşte 29 şubat günü, kendime böyle bir kaçamak yaptım. Hemen, 1 - 1,5 saat içinde gittim geldim. İtiraf etmeliyim ki, bir kutu antidepresan içmiş gibi oldum :))

Geçen yıl kızıma Nako Vals ile bir elbise örmüştüm. Merak edenler buraya bakabilirler. Biraz ipim artmıştı, bere öreyim dedim. Ama ipim yetmedi. Kızılay'a asıl gidiş amacım bu ipten bulmaktı yani... Rengi bulmam biraz zor oldu. Çok satılan bir renk olduğu için hemen tükeniyormuş. Ama Şık Düğme çalışanları sağ olsun, depodan bulup getirdiler... Keçeler ve püsküller ne mi olacak? Onlardan da kitap ayracı yapacağım. Tüm malzemelerim bir yerlerde. Hepsini toparlayınca, olacak bakalım...


Aşağıdaki yünleri de Erdoğan Yünden aldım. Ben böyleyim işte, görünce dayanamıyorum... Rengi fotoğrafta soluk çıktı. Aslında tam civciv sarısı. En sevdiğim renktir sarı. Dolayısıyla almasam aklımda kalırdı. Bakalım, var aklımda bir şeyler. Bileğim izin verirse öreceğim...



Bu ponpon iplerden de çanta öreceğim. Kızım Alize Yün Dergisi'nin 19. Sayısında gördü, çok beğendi. Son gidişimde bu rengini bulamamıştım. Şimdi bulunca aldım. Artık seneye kalır herhalde...


Yazımı okuyan arkadaşlarım gönül koymasınlar lütfen. Buluşmak için sözüm var onlara. Ama sırf baştaki yünü alabilmek için çıktım evden. Yıldırım hızıyla alışverişimi yapıp, döndüm. Aklımda ve kalbimdesiniz. Benim de çok ihtiyacım var inanın. En kısa zamanda bir buluşma ayarlamaya çalışacağım...


1 Mart 2016 Salı

Hoş Geldin İlkbahar



Merhabalar! Bugün size dünkü alışverişimi anlatacağım demiştim. Ama dışarıya çıkıp da; havanın güzelliğini görünce dayanamadım. Bugün Ankara'da sanki 1 mart değil de nisan ayının sonları gibi. Ağaçlar, bitkiler uyanmaya başlamıştı zaten. Ama sanki bir gecede atağa geçmişler :) Onların bu halini görünce içim coştu. Aldım elime makinemi, yakaladım ağaç tomurcuklarını...

Aslında daha çok fotoğraf çekmiştim. Her zaman bomboş olan sokaklar bugün çok kalabalıktı. Bu kadın ne yapıyor böyle diyenleri duydukça, aceleye getirdim fotoğrafları. Tabii çoğu bulanık çıkmış. Ya da bana garip garip bakanlar kadraja girmiş:) Eledim tabii onları. Geriye aşağıdaki fotoğraflar kaldı...







Küçük balkonuma güneş de geldi. Yazımı yazdıktan sonra kahvemi ve örgümü alıp; balkonda biraz güneşlenmeyi düşünüyorum. Düşünün hava beni nasıl çarpmışsa artık; çay tiryakisi olan ben, Türk kahvesi istedim. Üstelik ülserime rağmen. Neyse, hemen ilacımı içersem bir şey olmaz belki...

Mart, kapıdan baktırıp; kazma kürek yaktırma emi... Hepinize huzurlu günler diliyorum...

Görüşleriniz Benim İçin Değerlidir!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...