Merhabalar! Arayı açmayacağım diye söz verdim ve hemen geldim. Ama bundan sonraki yazılarımı ne sıklıkta yazarım, bilmiyorum. Çünkü nasıl oldu anlamadım ama, dizüstü bilgisayarımın kapak menteşesi kırıldı. Şu anda, bilgisayarımın kapağı vazoya dayalı bir vaziyette yazıyorum. :(( Bir fırsat yaratıp, onu tamire götürmem gerekecek. Tabii tamirden ne zaman gelir, bilemiyorum. Bu arada yine ayrı kalacağız... Neyse, lafı uzatmadan kitaba geçeyim...
Yağmurda Dans, çok merak ettiğim bir kitaptı. Merak ettiğim kadar da varmış. Gerçekten severek okudum. Kitapta, doğa üstü olaylar, polisiye, aşk hepsi bir arada... Üstelik iki farklı zamanda geçiyor. Bu durum, yazarlar tarafından çok tekrarlansa da, benim hoşuma gidiyor.
2012 yılında Amerika'da yaşayan Claudia, bir evlilik terapistidir. Ancak, kendisi ilişkilerinde başarılı olamamıştır. Bir önceki ilişkisinden hamile kalmıştır, fakat adam Claudia'yı terk etmiştir. O da bekar bir anne olmakta kararlıdır. Bu arada büyük annesinin dans stüdyosunda dans dersleri almaktadır. Orada bir aktör olan Edouard ile tanışmış ve aralarında bir elektrik oluşmuştur. Claudia, dans stüdyosunda fenalık geçirir ve uyandığında kendisini 1950'li yıllardaki Pariste bulur. Üstelik Ruby adındaki bir dansçı olarak uyanmıştır. Hiç Fransızca bilmemesine rağmen, sular seller gibi Fransızca konuşmaktadır. Gözleri dışında, tamamen farklı bir bedenin içindedir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bir de en yakın arkadaşlarından birinin ölümü yüzünden baş şüpheli durumundadır. Claudia ne olduğunu anlamaya çalışırken, başından pek olay geçer...
ARKA KAPAK
Hayatınızı değiştirmek için bazen küçük bir zaman
dokunuşu yeterlidir.
Bir gün başka bir bedende gözlerinizi açsanız ne hissederdiniz?
Başarılı bir evlilik terapisti olan Claudia Davis, herkesin hayatına iyi
gelse de kendisi bu konuda şanslı değildir. Uzun zaman önce
kaybettiği babasının acı kaybını hala yüreğinde taşıyan genç kadın,
mutsuz bir çocukluk geçirmiştir. Dahası artık bekar bir anne adayı
olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorundadır...
O akşam önemli bir kararı gerçekleştirmek için büyükannesinin
dans stüdyosuna gittiğinde kader ona bambaşka bir kapı açacaktır.
Stüdyodaki büyülü atmosfere girdiği anda artık hiçbir şey eskisi gibi
değildir. Geçmişe, 1950'li yılların Paris'ine gözlerini açmıştır. Ve adı
Claudia Davis değil, danslarıyla göz dolduran Ruby Kerrigan'dır.
Aynı zamanda cinayete kurban giden başka bir dansçının da baş
şüphelisidir...Neler olduğunu anlayamayan Claudia, kendini inkar
ettiği kaderin ellerine bırakmak zorundadır. Belki de gelecekteki
hayatı, geçmiş hayatının hatalarından kurtulmasına bağlıdır... Belki
de gerçekten ikinci şans diye bir şey vardır...
Siyah Kar ile dikkatleri çeken Juliette Sobanet, bu kez Yağmurla Dans
ile sizi zamanın ötesine gizemli bir yolculuğa sürüklüyor. Geçmiş
hayatların geleceğimizi nasıl etkilediğini okurken acaba sorusunu
düşünmeden edemeyeceksiniz...
Ben büyük bir zevkle ve merakla okudum. Bu tür kitaplardan hoşlanıyorsanız, size de öneririm. Bu arada fotoğraflarımda çay yerine beyaz içecekler var artık. Aslında bir çay bardağı açık çay içmeye iznim var, ama şu anda çaydan eski tadı alamıyorum ne yazık ki... Ben de kitaplarıma, ara öğünlerimde kullandığım süt ve kefirle poz verdiriyorum :)) Keyifli okumalar diliyorum...
Siyah Kar, ilgimi çeken bir kitaptı. Keyifle okudum. Yağmurla Dans'ı henüz okumadım. Yorumdan sonra okumayı düşünüyorum. Paylaşım için teşekkürler. Sevgilerimle...
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Mukaddes Hanım. Umarım beğenirsiniz. Ben de Siyah Kar'ı okumadım henüz. Mutlaka okuyacağım. Sevgiler...
Sil