Merhabalar! Uzun zamandır kitaplar hakkında yazmadığımı fark ettim. Bunda çok hızlı okuyamamamın rolü olduğu gibi; okulların tatil olması, yaşlı ve hasta kayınvalidemin yanımda olması da etkili. Kendime, kitaplarıma ve bloğuma fazla zaman ayıramıyorum. Severek takip ettiğim blogları bile ihmal ediyorum. Kendimce sıraya koyup, toplu ziyaretler yapıyorum. Böğürtlen Kışı'nı da bitireli epey olmasına rağmen, ancak yazma fırsatı bulabildim.
Sağlık sorunlarım nedeniyle stresten uzak durmam gerekiyor. Bu nedenle hafif ve beni mutlu eden kitaplar okumayı tercih ediyorum. Bana pembe gözlük taktıracak, yaşamın sıkıntılarından uzaklaştıracak ve en önemlisi mutlu sonla biten kitaplar... İşte tam da bu yüzden Böğürtlen Kışı kitabından uzak durdum. Sarah Jio'yu çok sevmeme rağmen; kitabın konusunu okuyunca, hayır ben bu kitabı kaldıramam dedim. Ama dayanamayıp aldım. Bir yıl kadar da kitaplığımdan baktı bana...Sonunda bir cesaret aldım elime ve çoook beğendim. Okuyalı iki ay olmasına rağmen halâ etkisinden kurtulamadım.
Kitabın iç kapağındaki söze bayıldım. ''HERKES KENDİ HAYAT YOLUNDA ACILAR ÇEKİP İYİLEŞİR...'' Ne kadar doğru değil mi?
Kitap yine hem geçmiş, hem de günümüzden kesitler sunuyor. Vera Ray, hayatını lüks bir otelde hizmetçilik yaparak geçirmektedir. 1933 yılında belli bir kesime ait değilseniz, hayat sizin için inanılmaz derecede zorlaştırılmaktadır. Üstelik bu mayıs akşamı, karlı ve çok soğuktur. İşinden atılmamak için 3 yaşındaki oğlu Daniel'ı evde tek başına bırakmak zorunda kalır. Ancak sabah eve döndüğünde oğlunu evde bulamaz. En yakın arkadaşı dışında kimse bu durumu tam anlamıyla umursamaz. Vera Ray perişan olmuştur ve oğlunu bulabilmek için her şeyi yapmaya hazırdır.
Bu olaydan 80 yıl sonra, yine bir mayıs ayında inanılmaz bir şekilde kar yağar ve hava çok soğuktur. Gazeteci Clair Aldridge bu olayı incelemekle görevlendirilir. Clair araştırmaya başlayınca Seattle'de yaşanan dramı öğrenir. Bu olaydan çok etkilenir ve araştırmaya başlar. Daniel'ı ya da ona ne olduğunu bulmayı aklına koyar. Bu arada Clair'ın eşiyle arasının bozulmasına neden olan bir sorunu vardır. Bu sorunun bir çocukla ilgili olduğunu düşünsek de, kitabın ilerleyen sayfalarına kadar tam olarak ne olduğunu anlayamıyoruz. Ayrıca Mart Menekşeleri'nde okuduğumuz karakterlerden de haberler alıyoruz...
Kitap bir geçmişi, bir günümüzü anlatırken epey uykusuz kaldığımı söylemeliyim. İki kadının hayatı, Daniel'a ne olduğunu merak etmem kitaba gömülmeme neden oldu. Zaman zaman gözyaşlarıma engel olamadım. Kitabın gidişatına göre sonunu tahmin ettiğimi sandım. Ama sonunda, yaklaşmış olsam da yanıldığımı fark ettim. İyi ki almışım, iyi ki okumuşum diyorum...
ARKA KAPAK
Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı,
tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz?
''Canım Daniel'ım,
Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim
alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben
senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu
paylaşmak için yaşıyordum...''
Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu
Daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu
yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam
ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında
küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde
karşılaştığı manzara, Daniel'ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine
gömülmüş olan oyuncak ayısı...
Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır.
Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge , bu doğaüstü
olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla
karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen
Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her
düğümün, onu Vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından
habersizdir...
Böğürtlen kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan
muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip
atamayacaksınız.
Yukarıda da yazdığım gibi, gerçekten de kitaptan çok etkilendim. Hatta kitabı satır satır size anlatmamak için kendimi zor tuttum. Ama bu, kitabı okumayanlara haksızlık olurdu değil mi? Bu tür kitaplardan hoşlanıyorsanız ve halâ okumadıysanız mutlaka okumanızı öneririm. Hepinize keyifli okumalar diliyorum...
Severek okuduğum bir kitaptı benim de...
YanıtlaSilSevgiler,
Sarah Jio'nun kitapları gerçekten çok etkileyici değil mi? Sevgiler...
Silharika kitap kışın okudum çok sürükleyici hayal gücünü artırıyor zaman zaman üzüldüm bazen gülümsetti ama bir annenin dramı yüreğimi sızlattı geceleri okudum gündüz kitabın sonunu kendimce hayal ettim romanın sonu beni çok şaşırttı umulmayan şekilde bitti çok güzel kitaptı aynı yazarın birkaç kitabını okudum aynı şekilde başarılı idi bu güzel kitabı hatırlattığınız için teşekkürler sevgiler....))
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Sarah Jio'yu çok seviyorum. Ben de kitabı geceleri okudum. Dediğiniz gibi gündüzleri de sık sık ne olacak diye düşünürken buldum kendimi. Birden tüm kitapları bitmesin diye ara ara okuyorum :)) Sevgiler...
Silcanım senin kadar çok kitap okuyan biri değilim :( ama bunu merak ettim eğer burda bulursam birde almayı unutmazsam istiyorum okumayı ..sevgi ve selamlar arkadaşım
YanıtlaSilAh keşke istediğim kadar çok okuyabilsem. Ama bu kitabı öneririm gerçekten. Hatta istersen ilk önce Mart Menekşelerini oku. Çünkü seri olmamasına rağmen, bu kitapta oradaki karakterlerin son durumları da anlatılıyor. Sonra okumak istersen sürprizi kaçabilir:) Sevgiler...
Sil