Merhabalar! Bugünden itibaren havalar soğuyacak deniyordu. Pek çok yerde de öyle oldu. Ama Ankara'da hava henüz çok güzel. Öğlen kızımı okula götürürken güneşli havanın tadını çıkartmaya çalıştım. Ama ben bu satırları yazarken yavaş yavaş bulutlar gelmeye başladı.Yani tam da elimize kitabımızı alıp, koltuğa gömülme zamanı...
Kayıp Hayaller Atölyesi, Beth Hoffman'a ait okuduğum ilk kitap. Açıkçası, dili çok akıcı. Kitabı yer yer merak ederek ve büyük bir keyifle okudum. Özellikle ahşap boyamaya merakı olanların ilgisini çekecektir. Kitap, başından sonuna kadar hayvan sevgisi, aile bağları, arkadaşlık üzerine kurgulanmış.
Teddi, babasının çiftliğinde yaşayan ve hayalleri olan bir genç kız. Çocukluğundan beri eski mobilyaları bulup, boyayıp, tamir etmeyi çok seviyor. Zaman zaman bu mobilyaları da satma imkanı buluyor. Bir gün kendi dükkanını açmak istiyor. Teddi'nin annesi O'nun okumasını istiyor. Bu uğraşını ve hayallerini önemsemiyor. Teddi'nin sekreterlik okuluna gidebilmesi için tüm ayarlamaları yapıyor. Ama Teddi bunu hiç istemiyor. Babası ise O'nun ayaklari üzerinde durabileceğine inanıyor ve hayallerinin peşinden koşması için her türlü yardımı yapıyor. Teddi'nin doğaya aşırı düşkün ve hayvanlarla anlaşmakta özel becerisi olan bir de erkek kardeşi var. İkisi birbirlerine çok düşkünler. Teddi bir gün yenilediği eski bir komodini yol kenarında satmaya çalışırken, Bay Palmer adındaki antika satıcısıyla tanışıyor. Adam bir gün hayallerinin peşinden gitmeye karar verirse, kendisini bulmasını istiyor. Aradan zaman geçiyor ve Teddi, babasının lise bitirme hediyesi olarak aldığı arabayla evden ayrılıyor. Charleston'a gittiğinde Bay Palmer'ı buluyor. Bu andan itibaren Teddi'nin hayatı tamamen değişiyor...
Kitabı okumayanları da düşündüğüm için daha fazla ayrıntı vermeyeceğim. Teddi'nin ailesiyle ilgili bölümlerde oldukça duygu yüklü anlar bulabilirsiniz.
ARKA KAPAK
" Kardeşim bir hayal dünyasında yaşıyor gibiydi, bir kez bile
ağladığını duymadım. Küçük traktöründe oturup koca gözleriyle
etrafı izler, kulaklarını dikip doğayı dinlerdi. Öyle ki, doğanın sesi
ona herhangi bir insanınkinden çok daha etkileyici gelir, ağaçların
etrafında dolanan rüzgarın ve kuşların şarkısı ona dünyanın
gerçeklerini anlatırdı sanki."
Teddi Overman gençliğini yaşadığı çiftliğe her gidişinde, kardeşi
Josh'u ondan ayıran Kızıl Nehir'in büyüsüne kapılırdı. Her ne
kadar onun yokluğuna alışmakta zorlansa da, bir umutla onu hayata
yeniden bağlayacağına inandığı bir dükkan açmıştı. Müşterileri de
kendisi gibi farklı hikayeleri olan, birbirinden ilginç insanlardı.
Teddi, bu dükkan sayesinde tanıştığı ve harika dostluklar kurduğu
insanlar sayesinde ailesini yok eden o acı olayı kabullenmeyi
başarmış, ardından sürpriz bir şekilde aşkla tanışmıştı. Artık,
tamamen unutup geride bırakması ve her daim hatırlaması gereken
yaşanmışlıkları birbirinden ayırmanın tam zamanıydı.
Kayıp Hayaller Atölyesi, merak uyandıran karakterleri ve sıcacık
kurgusuyla bir kadının kırgınlıklarına, çocukken aldığı derin
yaralara ve tüm olumsuzluklara rağmen hayata tutunmasına
tanıklık eden etkileyici bir roman.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Ömrümüz boyunca karşımıza çıkan tüm zorluklara rağmen, bir gün hayatımızın düzene gireceğine inanmamıza yardımcı olan bir romandı. Örgümden de küçük bir parça göstererek, diğer kitabımı okumaya gidiyorum. Onu da yarıladım. Eğer bir terslik olmazsa, yakında sizlerle paylaşırım. Keyifli okumalar diliyorum.
Paylaşımın için teşekkürler canım...sevgiler
YanıtlaSilBen teşekkür ederim, sevgiler...
SilÇarşambaya kar altında olacakmışız. Gözümüz korkmadı değil.
YanıtlaSilKahramanı kadın olan bir kitap da hep ilginç gelir bana...
Evet öyle diyorlar. Ankara'nın da ayazı meşhurdur. Birazcık kar yağar, sonra buzla uğraş dur :) Bakalım, bu kış nasıl geçecek? Ben de bu tür kitapları çok seviyorum. Sevgiler...
Sil