Merhabalar! Sarah Jio'nun yeni kitabının çıktığını öğrenince hemen sipariş verdim. O sırada Tüyap Kitap Fuarı olduğu için, kitabım elime biraz geç ulaştı. Ben de, okumakta olduğum kitap biter bitmez Kelebek Adası'na başladım. Aslında cuma gecesi bitti, ama ancak yazabildim.
Kitabı, Sarah Jio hayranlarının seveceğini düşünüyorum. Hikaye yine farklı zamanlarda geçiyor. Ancak, bu kez farklı insanların farklı zamanlardaki hikayesi değil de; aynı insanın farklı zamanlarda yaşadıkları anlatılıyor. Tabii bu arada, pek çok insanın hayatından kesitler de işin içine giriyor. Açıkçası kitabın içeriğinden söz ederken, oldukça dikkatli olmaya çalışacağım. Çünkü vereceğim en ufak bir detay, her şeyi mahvedebilir.
Bu arada Sarah Jio, kitabın başında biz Türk Okurlara bir mektup yazmış. Kitabın içinde de İstanbul'dan ve kebaplarımızdan söz etmiş. İki yıldır da yeni kitaplarının çıkışını ülkemizde yapıyor. Bizleri unutmadığı için kendisine teşekkür ediyorum.
Kitap, baş kahramanımız Charlotte'ın 2037'deki yaşantısıyla başlıyor. Daha sonra 30 yıl geriye gidiyoruz. Charlotte'ın en yakın arkadaşı Gabby'i, nişanlısı Erik'i tanıyoruz. Erikle evlenmelerini ve balayına çıkmalarını okuyoruz. Charlotte'ın hayal ettiği gibi, büyük bir gemiyle Bermuda tarafında deniz turuna gidiyorlar. Ancak Erik'i deniz tuttuğu için tatilleri pek de umdukları gibi geçmiyor. Ayrıca Erik, sürekli telefon görüşmesi yapıyor ve iş için olduğunu söylüyor. Bermuda'da karaya çıktıklarında, bir korsan teknesi turuna katılmaya karar veriyorlar. Ancak son anda bir sorun çıkıyor ve Charlotte tura yalnız gidiyor. İşte her şey buradan sonra karışıyor. Bermuda şeytan üçgeni yine yapacağını yapıyor...
ARKA KAPAK
Mavi Kelebeklerin hikâyesini bilir misiniz?
Mavi Kelebekleri her yerde göremezsiniz. Oldukça
nadir görülürler. Sabah uyandığınızda, "Bugün mavi
kelebekleri görmeye gidiyorum," diyemezsiniz.
Siz onları değil, onlar sizi bulur.
Efsaneye göre bu kelebekler, değişimin habercisidir.
Olur da gündoğumunda yolunuzu bir mavi kelebek
keserse, bilin ki artık hayatınız eskisi gibi olmayacaktır.
Belki bambaşka biri girer hayatınıza. Belki bambaşka
bir yerde uyanırsınız. Ya da ilk kez adımınızı attığınız
bir yerde kendinizi hiç olmadığınız kadar huzurlu ve
evinizde hissedersiniz. Kaybolurken bulunursunuz.
Geldiğinizi sanarken gittiğinizi görürsünüz. Hayata
başka bakarsınız mavi bir kelebek kanat çırptığında
çünkü size başka bakıyordur artık hayat.
Yukarıda da yazdığım gibi, kitapta pek çok hayat iç içe geçmiş durumda. Sayfaları çevirdikçe, daha önce anlatılmış olaylar anlam kazanmaya, ya da çözülmemiş olaylar çözülmeye başlıyor. Aslında, normalde olması imkansız şeyler kitapta gerçek oluyor. Bu yönüyle biraz da fantastik roman havası var. Ben yine çok beğenerek okudum. Kitaplarımı genellikle geceleri okuduğumu yazmıştım. Bazen uyanır uyanmaz, okuduğum kitaplar aklıma geliyor. Kendimi kahramanlar ve kitabın devamında neler olacağı konusunda düşünürken buluyorum. İşte, Kelebek Adası da bu kitaplardandı. Bu tarz romanları okumayı seviyorsanız, mutlaka öneririm.
Ayrıca kitabı okurken, Tom Hanks'in daha önce izlediğim Yeni Hayat (Cast Away) filmi aklıma geldi. Eğer izlemediyseniz mutlaka izlemenizi öneririm...
Henüz okumadım :)
YanıtlaSilBu tür kitapları seviyorsanız, öneririm. Sevgiler...
YanıtlaSil